• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Giriş Tarihi: 27 Ocak 2024, 17:54

Bugün toplumuzda yaygın olarak görülen bazı yanlış ve garip kullanımlara değinmek istedim.
"Felekten bir gün geçirmek":
Geçenlerde bir tv karakterinden duydum bu deyimi. Çok yanlış bir kullanım. Doğrusu, "felekten bir gün çalmak" olacaktı.
Felek ne demek? Kader. Felekten bir gün çalmak, kaderin bize belirlediği istikametten kısa bir süreliğine kaçıp arzu ettiğimiz gibi yaşadığımızı düşündüğümüz bir günü ifade eder.

"Bir fotoğraf çekinebilir miyiz?":
Mirkelam'ın meşhur şarkısı, istemeden dilde yaygın bir bozulmaya yol açtı. Fotoğraf çekilmek vardır. Fotoğraf çektirmek vardır. "Bir fotoğraf çektirebilir miyiz?" denmelidir. Mirkelam, bu yaygın yanlış kullanımı ironi ile şarkı sözü olarak kullanınca yazı dilinde de bu kullanım görünür olmuş ve bunu doğru kullanan kesimin de aklını karıştırmayı başarmıştır.
Söyleşilerimde bu soru ile bana gelenlere "Çekinmeye gerek yok, çekilebiliriz elbette" yanıtını veririm.
"Davaya vermek": Deniz Akkaya, bir haberde böyle söylüyordu. "Beni davaya vermeni heyecanla bekliyorum." Bu şekilde hasmına hodri meydan diyor, "hadi bakalım sıkıysa dava et!" demek istiyordu. Dilimizde hukuki deyimler de sıkça karıştırılır. Davaya vermek diye bir şey yok. Ya mahkemeye vermek diyeceğiz, ya da dava etmek. Bakın seçeneklerimiz de var. Ee, demokrasilerde çare tükenmez!
"Helal getirmek": Helal sözcüğünün anlamını bu topraklarda bilmeyen yoktur. Peki helal getirmek de neyin nesi? Genelde "bozmak, kesintiye uğratmak" anlamında yanlış kullanılıyor.
Onun yerine "halel getirmek" denmeli.
"İftar açmak": Yine vatandaşlarımızın yaygın yanlışlarından biri. İftar nedir?
Ramazanda yenen akşam yemeği. İftarını açmak nedir peki? "İftarımı açayım" diyen biri aslında "orucunu açmayı" kastediyordur.
İftar açılmaz. Oruç açılır. İftar edilir.
Askeri ücret: Özellikle internetteki yorumlarda çok gördüğümüz bu tamlama, askerin aldığı ücreti ifade etmiyor.
Onlar asgari ücreti (yanlış telaffuz ettikleri için) aynı yanlışlıkla yazım diline aktarıyorlar.
Dış minnaklar: Pek güldüğüm bu yanlış da yine yanlış telaffuzun yazı dilinden geçmesinden kaynaklanıyor.
Orijinali dış mihraklar olan bu söz, minnak olarak telaffuz edilince tehlike hayli küçülmüyor mu?
"Baya": Garip bir şekilde kerli ferli yazarların bile bu yanlış ifadeyi metinlerinde kullandığını görüp şaşırıyorum.
(örnek: Baya yorulmuştum.) Dilimizde baya diye bir ifade yok. Bayağı var. Şimdi çoğunuzun şaşırdığını görür gibiyim.
Belki de başınızı sallayıp şöyle diyorsunuz.
"Hiç olur mu öyle şey! Bayağı, ucuz, kötü nitelikte şey anlamına gelir." Haklısınız ama anlamlarından sadece biri bu şekildedir. Bayağı'nın diğer anlamı ise "oldukça/hayli"dir. İkisi karışmaz mı? Hayır, karışmaz. Zaten cümle içinde anlamı çok belirgindir. Öte yandan kötü nitelikte anlamı taşıyan bayağı sözcüğünde vurgu son hecededir. Oysa hayli anlamı taşıyan bayağı'da vurgu ilk hecede bulunur.

Talipli: Talip, zaten talep eden demektir. Talipli dediğimizde garip bir yineleme oluşuyor. "Bu kızın çok taliplisi var" yerine "Bu kızın çok talibi var" denir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.