Halkın cumhurbaşkanı
Bu nedenle bayram namazı aynı zamanda toplumsal kültürümüzün bir ritüeli haline gelmiştir. Uzatmayalım, bayram sabahı ben de evimin karşısındaki camide bayram namazını eda ettim. İki şey dikkatimi çekti, birincisi cami de neredeyse her toplumsal sınıftan insan vardı. İkincisi, bayram vaazı veren hoca nutkunun önemli bir kısmını milli birlik ve beraberlik konusuna ayırmıştı.
Düşündüm, eminim ki şu an da Türkiye'deki yüz bine yakın caminin çoğunda hocalarımız aynı konuyu anlatmakta. Din ve onun ibadet yeri caminin milli hayatımız için ne derece de önemli olduğunu bir kez daha anladım bu bayram sabahı.
***
Namazdan sonra eve geldim. Mutfakta bir şeyler atıştırırken esasen dinle devlet işlerini birbirinden ayırmakta pek hassas olan eşim heyecanla seslendi:
"Koş koş, çabuk gel!"
Salona çıktığımda TRT-1'in Cumhuriyet tarihinde devletin yaptığı en büyük camii olan Kocatepe Camii'nden bayram namazını canlı yayınladığını gördüm. Bu arada karıma, "Bak ya şu manzaraya, ne güzel, Türkiye'nin bu görüntülere ihtiyacı var işte. Helal olsun Cumhurbaşkanı'na", sözlerini söyleten görüntülerle karşılaştım.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı halkıyla birlikte bayram namazını kılmış, yanına Dışişleri Bakanı'nı almış halkının bayramını tebrik ediyor. Zerre kadar siyaset, zerre kadar piar yapma çabası görünmüyor o tabloda. Samimi, sıcak, mütevazı...
Ve Cumhuriyetimizin bir numaralı adamı Kocatepe Camii'nden tüm vatan sathına bu hareketiyle müthiş bir milli birlik ve beraberlik mesajı veriyor. Bu mesaj şudur: Vahdet dininin ülkesi Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar birlik ve beraberlik içinde yaşayacaktır.
Teşekkürler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu ülkeye daha önce hiç görmediği böyle bir güzelliği yaşattığın için...
DEMEK Kİ OLABİLİYOR
Çok değil, birkaç yıl önceye kadar Kurban Bayramı beraberinde sevinçle birlikte biraz da korku getirirdi. Yine sokaklar o bildik görüntülere sahne olacak diye hayıflanırdık. Hatırlayın, yol boyları kan deryası olurdu. Her tarafta gerçekten medeni bir ülkeye yakışmayan görüntüler hakim olurdu. Açıktan din düşmanlığı yapamayan ama Kurban Bayramı'nda ortaya çıkan bu görüntüleri bir fırsat olarak gören çevrelere de gün doğardı. Ama helal olsun belediyelere. Bu meseleye el attılar ve sorunu önemli ölçüde çözdüler. Belirli kurban kesim yerleri tahsis edildi. İnsanlar oralarda hijyenik bir biçimde ve çevreyi kirletmeden kurbanlarını kesiyorlar.
Demek ki isteyince oluyor.
Demek ki medeni olmak o kadar da zor değil.
Demek ki sorun dinimizde değil bizdeymiş.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.