Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun beklentilerinin aksine, Türk siyasetine çok berbat bir tutarsızlık tavrı taşıyor durmadan. İlginçtir, tüm toplum da bu tavrı normal ve iyi bir şeymiş gibi izliyor. Mesela ne yapıyor? İnsanlarla ilgili ilk an da "vay anasına" dedirten yolsuzluk dosyaları açıklıyor. Üstelik bu dosyaları açıklarken insanlarda ne şeref ne de haysiyet bırakıyor. Birçok insan ana muhalefet lideri tarafından zan altında bırakılıyor.
Bir süre sonra Kılıçdaroğlu'nun yolsuzluk dosyası dediği şeyin külliyen "yalan" olduğu ortaya çıkıyor. Ve Kılıçdaroğlu o iddiasını bir daha gündeme getirmiyor. Çünkü amacı bir yolsuzluğu ortaya çıkarmak değil, onun amacı siyaset yapmak. İnsanları kirletmiş, onurları taciz etmiş ve siyasetini yapmıştır, iş bitmiştir. Bunu o kadar çok yaptı ki, neredeyse yüzlerce örnek oluştu. Bu yazdıklarıma inanmayanların vicdanlarında yapacakları bir sağlama var: Kılıçdaroğlu bu iddialarının bir tekini bile mahkemelere götüremedi. Benim elimde yolsuzluk yapıldığına dair bir dosya olsa onu hemen savcılara havale ederim.
***
Sadece bunlarla ilgili de değil Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'ye taşıdığı tutarsızlıklar. Mesela, bakıyorum da günlerdir Bülent Ecevit üzerinden siyaset yapıyor CHP lideri. Ecevit'in şapkasını giyiyor, "Ben Ecevit gibi olacağım" diyor, vs. Buna kimsenin bir diyeceği olamaz, keşke Ecevit gibi olsa tüm siyasetçiler. Çünkü Ecevit onurlu bir adamdı ve kimseye de iftira atmazdı. Yalan söylemezdi. Ama Kemal Kılıçdaroğlu bir yandan, sağlığında CHP siyasetini reddetmiş olan Bülent Ecevit'i istismar ederken, diğer yanda onun hatırasına adeta açıkça küfrediyor ve saygısızlıkların en büyüğünü yapıyor. Sinan Aygün'ü üst sıralardan CHP adayı yapıyor. Kim Sinan Aygün? Ankara Ticaret Odası Başkanı. Ergenekon'dan yargılanıyor ve bana göre de haksız yere yargılanıyor. Ama yaptığı bir şey daha vardı Sinan Aygün'ün: Ecevit hastayken mahkemeye dilekçe veren "Bu adam artık başbakanlık yapmaya ehil değildir" diyen kişi.
Yanlış anlaşılmasın, ben böyle bir girişimde bulunduğu için Sinan Aygün'ü suçlamıyorum, belki o bir ekonomi adamı olarak kendi sınıfı için doğrusunu yaptı. Ancak, meseleye Kılıçdaroğlu açısından bakınca ortaya tam bir zifiri karanlık ve korkunç bir ahlak eksikliği çıkıyor. Sen hem meydanlarda Ecevitçilik yapacaksın hem de Ecevit'i hastanesinde kötürüm hale getiren profesör Haberal'ı Ecevit'in şehri Zonguldak'tan aday yapacaksın; hem de aynı dönemde mahkemeye "Bu adam başbakanlık yapamaz, görevine son verin" diye dava açan kişiyi üst sıradan milletvekili adayı yapacaksın. Şaka gibi ama o günlerde, basın toplantısı yapıp Mehmet Haberal'ı "Ecevit'i başbakanlıktan indirme komplosuna karışmakla" suçlayan Emrehan Halıcı da CHP'nin milletvekili adayı şimdi.
İnsan düşünmeden edemiyor, bu Ege'de hiç mi vicdanlı, aklı başında CHP'li kalmadı diye, şu yazdıklarımın içinde tek kelime yanlış var mı?
Ve siyasete böylesine kaba bir tutarsızlığı taşıyan bir siyasetçiden bu memlekete bir fayda umulur mu?
Demek ki öyle değilmiş Aziz Bey!
Aman Allah'ım! Neydi o afra tafra. Savcılara posta koymalar, gözaltına alınanlara kefil olmalar filan. Ne oldu şimdi? Bakın CHP'li belediyelerde yapılan yolsuzluklardan dolayı tam 17 kişi ağır ceza hakimi tarafından tutuklandı. Bir ağır ceza hakimi nasıl karar verir anlatayım mı? Bir kere bir ağır ceza hakimi kimseden korkmaz, kimseyi takmaz. Çünkü ağır ceza hakimlerinin yasal dokunulmazlıkları milletvekillerinden daha katıdır. İki, bir ağır ceza hakimi mesleğinde final dönemine girmiştir ve artık bundan sonraki dönem onun için bir onur safhasıdır. Vicdan terazisi daha hassas tartar.
Çünkü torunlarını severken onların gözlerinin içine korkusuzca bakabilmek ister. Geçmişiyle, verdiği kararlarla huzur içinde yaşamak ister. O nedenle bir ağır ceza hakimine çok güvenirim ben. Kanunlar ve vicdanı ne derse onu yapar. Bu arada şu karar şuna yarar, buna yaramaz diye düşünmez, hükümet, muhalefet, siyaset takmaz. Önüne gelen dosyaya ve içindeki delillere bakar. Ağır ceza hakimi yılların tecrübesiyle ve keskin hukuk gözüyle neyin ne olduğunu genellikle ilk bakışta anlar ve kanunun lüzumlu emrettiği ilk tatbikatı yapar. Delile göre ya önüne gelen sanıkları serbest bırakır ya da tutuklar. Nitekim bu hukuki süreçte 40'ın üzerinde insandan sadece 17 kişi tutuklandı.
Allah göstermesin, herkesin çoluğu çocuğu var, insan tutuklananlara da üzülüyor, ancak 17 kişinin bir an da tutuklanmasından da anlayabiliyoruz ki ortada ciddi bir yolsuzluk soruşturması var ve Aziz Bey'in o özgüvenli nutuklarının altı pek de dolu değil.
Gerçi yolsuzluk yapıldığı ortaya çıksa da çok önemli değil, nasıl olsa bunlar hep CHP'ye yarıyor. Hatırlasın herkes, bu İzmir Belediyesi'nin İzmirlilere arsenikli su içirdiği ortaya çıktıydı da, oyu arttıydı CHP'nin. Şimdi korkarım ki yine öyle olacak.