Zana'nın konuşması
İki, Zana bu açıklamalarla görüş ve düşüncelerini ifade etmiyor. Burada yaptığı, talimatla provokasyon yapmak. Özellikle batıda yaşayanların milliyetçi duyarlılığını kışkırtmak. Bu açıklamalarla Türkler ayağa kalkacak, ortalık karışacak ve PKK doğuda yapamadığını batıda Türkler üzerinden yapmış olacak.
Üç, son dönemlerde arka arkaya darbe yiyen PKK'nın kendi tabanında oluşan moral bozukluğunu ve dağılmayı giderecek bir motivasyon üretmek. PKK sokaklarda eylem yapamıyor. Son 3 ayda öldürülen PKK'lı sayısı 500'ün üzerinde. Tüm inleri tepelerine çöküyor. İşte tam bu anda, Zana'nın ağzından güya moral veriliyor.
Bunlar tamam, Zana'nın ne yapmak istediği çok açık. Peki, bu böyle diye olayı görmezden mi geleceğiz? Hayır, Başbakan'ın dediği çok doğru, savcılar hemen harekete geçmeli ve BDP'nin kapatılması sağlanmalıdır. Elde fazlasıyla delil var zaten. Genelkurmay eski Başkanı tutuklanırken "yargı önünde herkes eşit" demiyor muyduk? Bu ülkede Leyla Zana'nın ve o BDP'nin başındaki oğlanın suç işleme imtiyazı yok herhalde?
Başbakan'ın konuşması
Başbakan Erdoğan'ın dünkü konuşması, nereden bakarsak bakalım, tarihi bir konuşmaydı. Bu halkın Başbakan Erdoğan'ı niye çok sevdiğinin ve güvendiğinin bütün kodları dünkü konuşmasında mevcuttu. Konuşmasında dört temel konuda kuvvetli mesajlar verdi Başbakan. İlk olarak darbeler döneminin geçmişte kaldığını söyledi ve "yeni Türkiye" mesajı verdi. İkinci olarak İlker Başbuğ'un tutuksuz yargılanması konusundaki arzusunu bir kez daha altını çizerek ortaya koydu. Üçüncüsü ise, bir mesajdan ziyade bir tutumdu: Orduya ve Genelkurmay Başkanı'na hakaret eden BDP'lilere tek kelimeyle ağızlarının payını verdi. Askerin kendini savunmasına filan gerek kalmadı. Başbakan Erdoğan on kat daha etkili bir şekilde savundu askerimizi. Bu tutumdan da eski günlerin çok gerilerde kaldığını, artık asker-sivil ayrılığının söz konusu olmadığını gördük. Ve tabii dördüncü husus savcıları göreve davet etmesiydi ki çok doğru bir tavırdır. Milletvekili olacaksın, demokratik siyaset yapacağına ve anayasaya sadık kalacağına dair Meclis kürsüsünde yemin edeceksin, sonra da "silah garantimizdir" diye açıklama yapacaksın. Dünyanın hiçbir ciddi ülkesi bu derece aleni işlenmiş bir suça göz yumamaz. Başbakan da bunu hatırlatmıştır.
Kılıçdaroğlu'na soruşturma
Ben savcılarımızı son dönemlerde anlamakta zorluk çekiyorum. Başbakan İlker Başbuğ'un tutuksuz yargılanmasını arzu ettiğini söylüyor, aynı gün Hurşit Tolon'u tutukluyorlar. Bu yetmiyor, ülkenin ana muhalefet lideri hakkında soruşturma başlatıyorlar. Savcı arkadaşların sırtında yumurta küfesi yok tabii, Türkiye'nin yönetilmesi zor bir ülke olduğunu bilmiyorum ki nasıl anlatmalı onlara. Ana muhalefet statüsü anayasal bir statü, Kılıçdaroğlu yasama organının en temel kurumlarından birinin lideri. Yargıyı eleştiriyor diye hemen dava mı açmak gerekiyor yani? Evet, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yargıyla ilgili sözleri sorunlu, haddini aşan bir nitelik taşıyor, özensiz. Ama orduyu nasıl Başbakan savunuyorsa bırakın yargıyı da Adalet Bakanı savunsun. Ayrıca, Kemal Kılıçdroğlu için yargıya saldırmak bir siyasi stratejiden ibaret. Laiklik gibi değerler üzerinden kutuplaşma yaratamıyor CHP, o zaman da etkili siyaset yapamıyor. Yeni bir kutuplaşma zeminine ihtiyaç duyuyor, yargı bunun için uygun bir zemin onun için. Hakkında dava açılmasını sağlayacak ve mağdur durumuna düşecek. Mağdurun yanında yer alma eğilimi yüksek olan halktan bu şekilde oy devşirecek.
Kılıçdaroğlu'nun yaptığı siyaset, peki ya savcılar bu siyasi tuzağa niye düşüyorlar?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.