Artık kadınlar durdurulamaz!
***
Türkiye'de kadın öne çıkıyor, bu çok açık. Bunun nedeni elbette demokrasinin gelişmesi ve özgürlüklerin genişlemesidir. Ben Türkiye'de kadın haklarının, daha ötesini söyleyeyim, genel olarak demokrasinin ilerlemesinde kadınlarımızın, özellikle de başörtülü kadınlarımızın çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. "Başörtüsüne özgürlük" başlığı etrafında verilen kararlı mücadele genel bir özgürlük talebine dönüşmüş ve Kürtlerin, Alevilerin, ezilenlerin hak arayışlarına meşruiyet kazandırmış, devlet katında ele alınmasını sağlamıştır. Esasen Amerika gibi yerleşik demokrasilerin gelişme dinamiği de Türkiye'dekine benzer biçimde din özgürlüğü eksenli mücadelenin içinden beslenmiştir. Tüm 90'lı yıllar boyunca zulme uğrayan, okullarından kovulan, çalışmaları engellenen kızlar sabırla mücadelelerini sürdürmüşler ve Türkiye'de bir "ötekini anlama-empati" duyarlılığı yaratmışlardır.
***
Cumhuriyet'in hakkını yememek gerekiyor, Türk kadınının hayatın içine girmesi konusunda devrimci uygulamalar geliştirilmiştir. O nedenle kadınlarımız Cumhuriyet'e çok şey borçlular. Ancak şunu da kabul edelim ki "eşitlik" ilkesini hayata geçirecek kalite sıçramasını bir türlü gerçekleştiremedi Cumhuriyet. İşte o sıçrama şimdi gerçekleşiyor. Bugün iyi eğitimli, müteşebbis, lisan bilgisi olan bir kadın sınıfı yetişmiştir ki bu durum artık geriye gidişi imkansız hale getirmiştir. Ama bilelim ki hala bir kalite sorunumuz var, hala kadın yeterince toplumsal şebekelerin içine girmiş değil, hala kadının önü pek çok mecrada tıkalı. Tarihin tuhaf bir gerçeğidir ki bu kapalı kanalları da muhafazakar bir iktidar açıyor ve Türkiye'de "kadının yükselişi" çağını başlatıyor.
Bu gelişmelere sevinelim ama şu beğenmediğimiz İran'da kadınların Nobel ödülleri aldığını, bu ülkenin dünya çapında otuz kadın sinema yönetmenine sahip olduğunu da hatırdan çıkarmayalım.
Önemli olan kemiyet değil, keyfiyettir...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.