28 Şubat hakkında son sözler
***
28 Şubat'ın 15. yılında, bilhassa 28 Şubat'a bulaşmış olanlar soruyor: "Niye 15. yılda bu kadar çok konuşuluyor." Şunun için: Bu ülkede insanların artık bildiklerini korkusuzca anlatabilecekleri özgür bir ortam var. Ayrıca bir tarihsel olayın üzerinden belirli bir süre geçmeden, o olayın yarattığı sonuçlar net görülemiyor. Üzerinden bunca sene geçtikten sonra 28 Şubat'ın ülkemize ödettiği bedel ve yaptığı kötülük net bir şekilde görülüyor. Önümüzdeki günlerde savcı, 28 Şubat dosyasını açacak, herkes elindeki dokümanları savcıya ulaştıracak. Daha ne korkunç belgeler çıkacak, hep birlikte göreceğiz. Toplum 28 Şubat'ı konuşuyor, zira bu toplum bir daha benzer karanlıkları yaşamak istemiyor. Bu hesap görülsün ve bir dönem kapansın istiyor. Cumhurbaşkanımız "rövanşist olmamak lazım" demişler. Kusura bakmasınlar, bu ifadelerine itiraz edeceğim: "Rövanşist olunmamalı" sözünü söylediğiniz an da kötü bir iş yapanla o kötü işten hesap soranı eşitlemiş oluyorsunuz. "İntikamcı olmamak lazım" diyebilirsiniz, kastedilen buysa, doğrudur, böyle bir meselede intikam duyguları yerine adalet duygusu egemen olmalıdır. 28 Şubat'la ilgili işleyen süreç bir rövanş veya intikam alma süreci değil, bir adalet arayışı sürecidir.
***
28 Şubat'a dair son bir değerlendirme: Bazı arkadaşlar ısrarla 28 Şubat'ın askerlerin eseri olduğunu söylüyorlar. Ben buna itiraz ediyorum. Diyorum ki, askerler 28 Şubat'ın bir aktörüdür, ancak planlayıcısı değildirler. 28 Şubat'ı tezgahlayan asıl güç büyük sermayedir, bunların kim olduğu da bellidir. Bu gücün altında medya vardır, daha sonra asker ve yargı, daha sonra sivil toplum ve üniversite sıralanır. Bunu anlamak için iki sağlama yapmak yeter. Birincisi, 28 Şubat'ta devlet hazinesinden yağmalanan 50 milyar dolar kimin cebine girmiştir? Bu sorunun cevabı belli, askerlerin cebine giren bir şey yok. İkincisi, 28 Şubatçı olup da hala ayakta olan kim var? 28 Şubatçı askerler tasfiye oldu, 28 Şubatçı yargıçlar tasfiye oldu, 28 Şubatçı rektörler ve sivil toplum liderleri tasfiye olup gittiler. Sadece iri kıyım işadamları ve onların işbirlikçisi gazeteciler hala işlerine devam ediyorlar. Hala tasfiye olmamış olanlar kimse, 28 Şubat'ı da onlar tezgahlamıştır. Üstelik asıl mesele şudur: Bunların hala tasfiye olmamış olması, Türkiye için büyük risktir.
Umarım sıra onlardadır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.