Seçmeli derslere farklı bakışlar
Bu tartışmaya biz de katılmak istiyoruz.
Ve üstelik en muhalif bir düşünce biçimiyle katılalım.
Soru şu: Seçmeli din dersi beraberinde hangi tehlikeli sonuçları doğurur?
Mesela bir süre sonra bakmışınız bütün orta ve lise mektepleri medreseye dönmüş ve bütün orta öğretim İmam Hatipleşmiş.
Mesela Cumhuriyet'in okullarından Kur'an'ı öğrendiği ve Peygamberimizi daha iyi tanıdığı için karanlık kafalı adamlar yetişecek.
Mesela bu dersleri seçmeyen çocuklar ve aileleri fişlenecek ve Türkiye'de din esaslı bir ayrımcılık baş gösterecek.
Ve mesela bir gün gelmiş bu okullardan yetişen gençler Türkiye'yi tam bir din devleti haline dönüştürmüşler.
Evet, bu bir düşünce biçimidir. Septik biriyseniz, paranoyalarınız varsa, yukarıda sıraladığım ihtimallerin gerçekleşeceğine inanabilirsiniz ve kimsenin de size bir şey deme hakkı olmaz.
***
Bu konuyla ilgili akıl yürüten başka düşünce biçimleri de var elbet.
Bir kere toplumun büyük çoğunluğu kendi oy verdiği hükümetin bu kararları almasını destekliyor.
Yani ortada toplumun çoğunluğunun onay verdiği bir uygulama var ve bu yönüyle de demokratik bir uygulama.
Denebilir ki "iyi ama demokrasi azınlığın rejimidir".
Yok, hiç öyle değildir, demokrasi çoğunluğun belirleyici olduğu rejimin adıdır, sadece azınlığın da hakları korunur.
Mesela okullarda Aleviliğin öğretilmesi böyle bir şeydir işte.
Konuyu dağıtmayalım yine benzer bir soru soralım:
Seçmeli Kur'an dersi ve Peygamberimizin hayatı dersleri hangi olumlu sonuçları doğurur?
Mesela dinimizin kutsal kitabını daha iyi anlamış bir nesil yetişir.
"Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" diyen İslam peygamberinin öğretisinden ilham alan ahlaklı gençler yetişir.
Haramı helali, iyiyi kötüyü, doğruyu eğriyi daha net ölçülerle ayırabilecek insanlar yetişir.
Büyüklerine saygılı, vatanına bağlı, ailesine muti, ölçülü insanların oluşturduğu bir toplumsal yapı gelişir.
Milyonlarca insan çocuklarının bu değerlerle donanmasını istiyor.
Bunun için de bu kararı alkışlıyor.
***
Şimdi yukarıdaki iki düşünce biçiminden de farklı bir başka düşünce biçimi ortaya koyacağım ve bu bana ait bir düşünce biçimi.
Okullarda Kur'an ve Peygamberimizin hayatının seçmeli ders olarak okutulması kararı Türkiye'nin son yıllarda aldığı en önemli, en akıllı karardır.
Bir kere eğitimi, pedagojiyi, irticayı, laikliği filan bir yana koyun, bu karar bu ülkenin kendi bekası için aldığı çok yerinde bir stratejik karardır.
Stratejik bir karardır, şundan:
Maalesef bizim Cumhuriyetimizin bazı uygulamaları, temelinde iyi niyet olduğunu varsaysak dahi, çok yanlış sonuçlar vermiştir.
Bugün bu ülkede etnik bir sorun vardır.
Toplumsal müştereklerimiz gün geçtikçe azalmakta, var olanlar da güç kaybetmektedir.
Yine üzülerek ifadeye mecburum ki bayrak gibi, vatan gibi, cumhuriyet ve demokrasi gibi, Atatürk gibi kavramlar toplumun tamamının etrafında kolayca saf tutabildiği kavramlar olmaktan bir miktar uzaklaşmıştır.
Bugün doğulusuyla batılısıyla, güneylisiyle kuzeylisiyle, Kürdüyle Türküyle, Boşnağıyla Çerkeziyle hepimizi birleştiren, belirli ritüeller etrafında saf tutmamızı sağlayan yegane kurum ve değer dindir.
Dolayısıyla, ben bu derslerin seçmeli değil zorunlu olmasını dahi rahatlıkla savunabilirim.
Çünkü bu karar bilerek mi alındı, bilmeyerek mi bilmiyorum ama doğrudan doğruya bir milli birlik ve bütünlük projesidir.
Demokratik bir projedir.
Toplumun ayrışma potansiyeline bütünleşme yönünde yapılmış bir müdahaledir.
İçinde korkular taşıyanlar bir de bu gözle bakabilirler mi acaba?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.