Köşelerinde cahilce yazıp çizenlere kızmamın sebebi şu: Zihin mimarilerini hiçbir şekilde değiştirmiyorlar.
Dünyada dünden bugüne hiçbir şeyin değişmeden devam ettiğine inanıyorlar. Üstelik köşe sahibidirler ve toplumu bilgilendirmek gibi sorumluluk isteyen bir görevleri var.
Hiçbirinin bir analiz ve anlama çabaları yok, hiçbir muhakeme, hiçbir beyinsel faaliyet içinde değiller.
Oysa bu kişiler ülkelerini aşağılamak için nasıl da bir birleriyle yarışıyorlar.
Her hangi bir olaya dair öngörü geliştirme yetenekleri yok.
"Stratejik düşünce" dediğimiz yöntemi bilmiyorlar.
Şu son Suriye krizini ele alalım mesela.
Ne olayın kendisini anladılar, ne de Türkiye'nin ne yaptığını.
İki gün boyunca boş boş konuştular, boş boş yazdılar.
***
Oysa hükümet olayın olduğu ilk günden itibaren soğukkanlı bir biçimde, kuvvetli bir analiz üzerinden, adım adım stratejisini belirledi ve uyguladı.
Türkiye'ye tuzak kurulmuştu, o tuzağa düşmedi.
Şimdi aynı tuzağı Suriye'ye kurdu. Suriye ya tuzağa düşecek ya da bizim karar vereceğimiz güne kadar bizden dayak yiyecek.
Türkiye "strateji" denilen düşünce ve hareket yönteminin en başarılı örneklerinden birini verdi bu son olayda.
Suriye'nin bu karanlık saldırısından birden fazla hamle çıkardı ve hepsini otomatiğe bağladı.
Bundan sonra Türkiye ne yaparsa yapsın uluslararası meşruiyeti vardır.
***
İşte Türkiye'nin somut hamleleri:
1- Muhaliflere destek oluyordu ama bundan böyle açıkça silah desteği de yapılacağı bizzat Başbakan'ın ağzından ilan edildi.
2- Yine Başbakan'ın açıklamasıyla öğrendik ki, Türkiye, Suriye'nin sınır bölgelerinde, velev ki kendi topraklarında, yaprak kıpırdasa vuracak.
3- Uzmanların söylediğine göre Suriye'ye kendi toraklarında 30 millik bir alanı yasaklıyor Türkiye. Bunun adı, bir nevi, Suriye topraklarında tampon bölge oluşturmaktır.
4- Bu arada 2. Ordu'yu Suriye sınırına hareketlendirerek, Suriye ordusunun dağılması sürecini hızlandırmayı amaçlıyor.
5- Tüm bu planlarını da "önleyici müdahale" kapsamında tamamen uluslararası hukuka uygun yapıyor.
6- Bu siyasi kararlar bugün toplanacak Milli Güvenlik Kurulu'nda kesin birer devlet kararı haline gelecek ve tüm dünyaya duyurulacaktır.
Hala dünyanın öküzün boynuzları üzerinde durduğunu zanneden beton kafalara duyurulur.