Vicdan istismarı
Benzer bir olay son günlerde yaşanıyor. Bülent Arınç, BDP'li Gülten Kışanak'ı kastederek, "BDP'li bir kadın milletvekili var. Çok kızardım. Ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim. Genç kızken Diyarbakır Cezaevi'nde o kadar ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki ben de aklıma gelse dağa çıkardım..." demiş. Birçok çevrenin Bülent Arınç'a öfkelendiğini biliyorum; yanıma gelen bir MHP milletvekili bana "Bülent Bey'in ülkücülerle hiç empati ilişkisi kurduğunu görmedim" dedi. "Haksızlık etme, Bülent Bey herkesin Ülkücülerden kaçtığı dönemlerde mahkemelerde onları savunan kişiydi" dememe rağmen pek ikna edemediğimi gördüm.
***
Bülent Arınç'ın tartışılan o sözünün altında onun bilinen adalet duygusu olduğunu bile bile doğrusu ben de pek doğru bulmadım o sözü söylemesini. Çünkü PKK'lılar ve BDP'liler öylesine kadir bilmez insanlar ki, Bülent Arınç gibi her sözünün bir değeri ve benim gibi izleyicisi olan bir devlet adamının, bu insani yaklaşımını istismar etmelerinden korkuyorum.
Nitekim kastedilen BDP'li kadın siyasetçi, Bülent Bey'in o sözünü şimdiden istismar etmeye, " Co'nun kulübesi" hikayeleri anlatmaya başladı.
Güya bugünkü hukuksuzluklarını ve işledikleri suçları meşrulaştıracaklar.
Oysa bu ülkede işkence gören, acı çeken sadece onlar mı?
Sadece Diyarbakır Cezaevi mi bugün içimizi yakan?
Mamak cezaevi, Dutlu kırı, Metris yakın tarihimizde insan dramlarının yaşandığı yerler değil mi?
***
Üstelik Cumhuriyet tarihi bu tür vakalarla doludur.
Bu ülkede şapka giydiği için ipe çekilen muteber insanların dramını bile hala konuşamadık.
Bırakın Kürtleri filan, 1944'de, bu ülkenin Türk milliyetçilerini zindanlara tıkmadı mı bu rejim?
Sansaryan Han'da, üzerinde bin mumluk ampullerin yandığı bir metrekarelik hücreler, Gülten Kışanak'ın kaldığı "Co'nun kulübesi"nden daha mı konforluydu sanıyorsunuz?
Bakın anlatayım size: Kendisi dostumdu, Merhum Prof. Dr. Reha Oğuz Türkkan o tabutluklarda gözünün birini kaybetti.
Alparslan Türkeş'in kendisinden Kasım Gülek'in evinde dinledim: O tabutluklarda kaptığı romatizma bütün ömrü boyunca ona yoldaşlık etmiş.
Başkurdistan eski cumhurbaşkanı ünlü tarihçi Zeki Velidi Togan da, vatan sevgisini neredeyse din haline getirmiş olan Nihal Atsız da, milli destanımızın müellifi Orhan Şaik Gökyay da o tabutluklarda zulüm gördüler.
27 Mayıs'ı, 12 Eylül'ü, Ülkücülerin çektiği çileleri geçiyorum; ama herkes bilsin ki bu ülkede Kürtler Türklerden daha fazla zulüm görmüş değillerdir.
Onun için hiç kimse, kendileri için dile gelen vicdanları istismara yeltenmesin!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.