Hanefi Avcı davası
Polis teşkilatının gelmiş geçmiş en iyi istihbaratçısıdır.
Meslek hayatının büyük bölümünü terör bölgelerinde terörle mücadele ederek geçirmiştir.
Belki yüzlerce kanlı eylemi önledi Hanefi Avcı.
Yüzlerce canlı bombayı daha patlamadan enterne etti.
Bütün hayatı boyunca vatan hainlerinin, bölücü şebekelerin, mafya yapılanmalarının hedefi oldu.
Bunlardan daha önemli bir husus var Hanefi Avcı ismi söz konusu olunca:
Bu ülkede darbelere ve devlette çete örgütlenmelerine karşı en kararlı mücadeleyi verenlerin başında Hanefi Avcı gelir.
Onun bu mücadelesine şahitlik etmiş birisi olarak söylüyorum bunu.
1996 yılında yaşanan Susurluk olayının aydınlatılmasında ve anlaşılmasında Hanefi Avcı'nın rolünü hatırlamayanlar bir zahmet o günün gazete koleksiyonlarına bir bakıversin.
Bu karanlık işlerde JİTEM'in rolünü ilk deşifre eden odur.
Bırakalım Susurluk'u filan, 28 Şubat'ta darbecilerin bütün faaliyetlerini izleyen ve hükümeti haberdar eden kişilerden birisidir Hanefi Avcı.
Bunu şahidi dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'dir ve hayatta olan diğer yöneticilerdir.
Sonra devirler geçti ve bir gün Hanefi Avcı, emniyet müdürlüğü yaparken benim kafamın almadığı ve asla alamayacağı iddialarla derdest edildi ve hapse konuldu.
Devrimci Karargah aslı bir komünist örgütün üyesi olmakla suçlanıyordu.
İşin ilginç yanı, yazdığı bir kitaptan sonra başına geliyordu bütün bu işler.
Sol bir örgüt, onun üyesi olmak ve Hanefi Avcı... Bunların yan yana gelmesi, getirilmesi gerçekten akla ziyan şeyler.
Davanın savcısı şimdi 50 yıla yakın hapis cezası istiyor Hanefi Avcı hakkında.
Ne diyebilirim ki, lafın bittiği yerdir burası.
Bölücü ve komünist terörle mücadelede hayatını harca...
Susurluğu aydınlat...
28 Şubat'ta darbecilerle boğuş, bu uğurda hapis yat...
Sonra bir gün bir kitap yaz ve birden komünist bir örgütün üyesi olduğun iddiasıyla hapiste çürümeye terk edil...
Böyle bir adalet mi olur Allah aşkına?
Hanefi Avcı'yla arkadaşlık yapmış bir yazar olarak soruyorum:
Ne biçim bir senaryo bu?
Soylu'ya saldırı
Süleyman Soylu genç ama tecrübeli bir siyasetçi. Hangi lafı nerede söyleyeceğini herkesten iyi bilir.
Malatya'da kendi partililerine yaptığı bir konuşma şiddetle eleştiriliyor.
Güya demiş ki "Tayyip Erdoğan ebedi başkandır".
Doğrusu bu cümle internet sitelerine düşer düşmez benim de tuhafıma gitti ve "Ne biçim laf bu yahu" dedim.
Sonra Süleyman Soylu'yu aradım ve böyle bir cümle kurup kurmadığını sordum.
İzah etti, lafın aslının "Gönüllerde ebedi başkandır" olduğunu söyledi. Üstelik lafın öncesi ve sonrası var. Bir demokratik süreçten bahsediyor Soylu. "Türkiye'de serbest seçimler olduğu sürece, Tayyip Erdoğan da siyaset yaptığı sürece gönüllerde ebedi başkandır" diyor. Lafın aslı bu.
Ama medyanın ve siyasetin cımbızcı yamyamları mal bulmuş mağribi gibi atıldılar ve Süleyman Soylu'nun aslında hiçbir yanlışlık olmayan konuşmasının içinden bir cümleyi çektiler ve üstelik çarpıtarak oradan vurmaya çalıştılar.
Süleyman Soylu'nu hatası kendisini basın ve TV'ler üzerinden savunma durumuna düşmesidir.
Söylediği sözde insani, ahlaki, siyasi bir problem olmadığına göre şunu söyleyecekti:
"Yürüyün taş arabaları, asfalttan yürüyün!"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.