Sessiz sedasız bir ortak duygu oluşuyor Türkiye'de. Terör sorununun çözümüne duyulan inançtan kaynaklanan bir duygu bu. Bu duyguyu oluşturan kişi doğrudan doğruya Başbakan Erdoğan. Bu o kadar öyle ki on yıllık iktidarı süresince hiç kullanmadığı ifadeleri kullanıyor. Mesela şu sözler ona ait: "Risk alıyorum ve siyasi hayatıma da malolsa bu meseleyi çözeceğim."
Başbakan Erdoğan'ı tanıyanlar onun bu tür cümleleri pek kurmadığını bilirler, ancak bu kez durum farklı. Başbakan tarihi bir işe soyunduğunu biliyor. Bu işin iyi yönetilmemesi halinde siyasi sonuçları olacağını da biliyor. Bunu da açık açık halkla paylaşma gereği duymasının nedeni bu.
***
Aslında Başbakan siyasi hesaplarına ve kendi mantığına dayalı bir siyaset izleyecek olsa bu işe herhalde hiç soyunmazdı. Yüzde elli oyu olan, toplumun güvenini kazanmış bir başbakan niye bu gücünü riske atsın ki. Üstelik kendi siyasi iradesine tabi bir silahlı kuvvetler var ve çok da iyi mücadele ediyor.
Ama Başbakan bu 'Köşe'den her zaman yazdığım gibi siyasete veya herhangi bir makama oynamıyor, doğrudan doğruya tarihe oynuyor. Kendisinin gelecek nesiller tarafından hayırla yad edilmesini arzu ediyor.
Milletin birliği ve bütünlüğü davasının ziyana uğramadan yaşamasını ve milletin tarihe yolculuğunun devamını istiyor.
Bu satırlar benim Başbakan Erdoğan'ı övmek için yazdığım satırlar degil, ben Başbakan'ın iç dünyasını anlamaya ve anlatmaya çalışıyorum.
***
Çözüm konusunda olusan ortak duygu sadece siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını içine almıyor, topyekün halk bu çözüm iradesinin ardında duruyor. Başbakan'ı risk almaya iten sebeplerden birisi de bu belki. PKK'dan nefret eden bu halk terör örgütü lideriyle görüşme yapılmasına büyük çoğunlukla itiraz etmiyor. Bu kitlesel feraset çok büyük önem taşıyor. Sadece Türk kesiminde değil, Kürtlerde de büyük bir çözüm arzusu uyanmış durumda. Çünkü onlarda Türkiye'nin bu sorunla birlikte yaşamanın en fazla kendilerine zarar verdiğini görüyorlar. Türkiye'nin düşmanlarının bile destek vermesi gereken bir süreç bu. Çünkü Türkiye bu meseleyi çözebilirse bu PKK'nın peşinden gidenler için bile iyilikler getireçek sonuçlar doğuracaktır.
BDP'lilerin son günlerde dillerine çeki düzen vermelerini de bu bakımdan iyi bir gelişme olarak görüyorum.
Bu sürece itirazlarını sürdürenlere gelince...
Onların itirazının da elbette Türkiye için bir değeri var, o itirazların ortak duygunun gelişmesine zararı değil faydası var.
Bu sürece zarar verecek olan muhalefet partileri degil, başka şeylerdir.