• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Sürece dair notlar

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Nisan 2013, 19:02
Aslında çözüm süreci herkesi şaşırtacak ölçüde iyi gidiyor. Şu ana kadar süreci aksatacak ciddi bir sorun yaşanmadı, ancak tam da bu sebepten dolayı olmalı ki her iki kesimden de yılan dillerin tıslamaları duyulmaya başlandı.
Baştan düşünelim şimdi: Devletle A.Ö. silahların bırakılarak Türkiye sınırları içerisindeki teröristlerin sınır dışına çıkması konusunda anlaşmış değiller mi? A.Ö. 21 Mart tarihli mektubunda "Bu işi Türkiye'nin demokratikleşme perspektifleri içinde çözeceğiz" dedi. Bu sürecin temel cümlesi budur. Yani "Ayrı devlet yok, özerklik yok" dedi adam. Ama şom ağızlı, kompleksli BDP'lilerin durduğu yok, yaptıkları açıklamalarla süreci zehirlemeye çalışıyorlar. Aysel Tuğluk adlı kadın "PKK 25 sene daha var olacak" diye açıklama yapıyor. Gülten Kışanak adlı BDP'li yaptığı konuşmada "Daha çok isyan edin, edin ki A.Ö'yü cezaevinden çıkaralım" diyor. BDP'li bir diğer samanlık faresi (niye samanlık faresi dediğimi sol tarihi aşina olanlar pekala bilirler) AKPM'de önerge vererek bir raporda PKK'ya terörist yerine "aktivist" denmesini sağladı. Gerçi bu bir karar değil, sadece bir rapor ve hiçbir hukuki değeri yok. Ama bu girişim bir yılan tıslamasıdır ve tedirgin edicidir.
Daha dün Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda yaşanan olay: BDP'li üye "PKK'lılara savaş tazminatı ödenmesi" için önerge vermeye kalktı. Ağzının payını aldı ama bunların toplumun duyarlı sinirlerini nasıl harekete geçirdiğini de görebiliyoruz.
***
Bu satırlar yazılırken Kandil'den yapılacak açıklama bekleniyor. Abartılı bir PİAR çalışması ile sanki dünyaya Kandil'den nizam verilecek görüntüsü yaratılıyor. Tam bir soytarılık hali, sanki İmralı'daki patronları hilafına bir kelam etme imkanları varmış gibi. Ama maalesef bu sürecin hatırına bunlara katlanacağız.
Bir de bu taraftaki yılandilliler var. Hayatlarında bir gün bile Türklüğü hatırlamamış, hayatlarının bir saniyesinde bile Türklük için hayırlı bir iş yapmamış ve hayatları boyunca Türk milliyetçiliğine düşman olmuş bir güruh bizimle alay edercesine Türklüğe sahip çıkmaya çalışıyor. Oynayacakları başka oyuncak kalmayınca bölücülüğe soyundular. Durmadan "Türk demek riskli bir şey haline geldi, Türkler saldırı altında, Türkiye Türk-Kürt diye iki devlete bölünmelidir" gibi aslı astarı olmayan lafları toplumun gündemine yerleştirmeye çalışıyorlar.
"Kim bunlar?" diye baktığınız zaman, 90'lı yıllarda yönettikleri gazetelerde terör ve kaos ortamına benzin döken tipler olduğunu görürsünüz. Ülkede kaos ve karmaşa düzeyi yükseldikçe bu adamların işleri tıkırında giderdi çünkü. O günleri özlüyorlar.
***
Bugün, şu an için yaşanan gerçek ise şudur: Bu millet Türküyle Kürdüyle Türkiye'nin hayrına olacaklarına inandıkları bir süreci destekliyorlar. Yapılan bütün anketler bu ortak duygunun varlığına işaret ediyor.
Sadece bu ülkede değil, bu kainatta Türk milleti kavramına kimse el süremez, dil uzatanlara da gülün geçin.
Bu ülke asla bölünmeyecek, belki büyüyecek ama asla küçülmeyecek!
İmralı'daki, Kandil'deki, Hürriyet Gazetesi'ndeki ne derse desin, bunların hiçbirinin kıymeti harbiyesi yok, bu sürecin tek bir belirleyeni var, onun da ismi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Arkasında millet vardır, cebinde millet iradesinin görevlendirme belgesi bulunmaktadır. Dolayısıyla yanlışa, dalalete düşmesi imkansızdır.
Neden imkansızdır? Merak edenler Recep Tayyip Erdoğan'ın TBMM'deki 23 Nisan konuşmasını bulsunlar, okusunlar!
Gerçekler bunlar, gerisi hikaye...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.