Giriş Tarihi: 13 Haziran 2013, 19:39
Herkes hala ne olup bittiğinin farkında değil; analizler, yorumlar, spekülatif değerlendirmeler gırla gidiyor.
Her seyden önce şu bilinmelidir, bir sorunun nedenlerini anlamak için işe doğru soruyu sorarak başlamak gerekir.
Gezi olaylarını anlama çabası içinde olanlar işe şu soruyu sorarak başlıyorlar:
"Gezi Parkı olayı nasıl oldu da bir günde tüm ülkeye yayıldı?"
Bu soru anlama çabası bakımından doğru bir soru mudur? Hayır değildir; işe bu soruyla başlarsak bir dolu uçuk değerlendirmenin, yanlış analizlerin ve komplo teorilerinin tutsağı haline geliriz. Şimdi olan da budur zaten.
***
Oysa Gezi Parkı olayında doğru soru şudur: "Gezi Parkı olayı nasıl bir sürecin devamı olarak ortaya çıktı?"
Aylardır bu köşenin sahibi yazıyor ki, vesayet düzeninin istikrar bozucu aygıtları tasfiye edildikten sonra kendini istikrar mağduru olarak gören odaklar, ki bu doğrudan doğruya oligarşik sermayedir, başka araçları kullanmaya başladılar. Bunlardan biri, her zaman olduğu gibi üniversitedir. Diğeri futbol seyircisidir, bir diğeri de toplumsal olaylardan temalı yaygın eylem üretecek sendika ve yasadışı örgütlerdir.
Bu araçlar 2010 referandumundan sonra robot resmini herkesin bildiği sermaye ve onun etkilediği, yönlendirdiği Ergenekon artıkları tarafından profesyonelce kullanılmıştır. Bu organizasyonun kendini gizlemeyi başarmasının altında 28 Şubat tecrübesi vardır; öyle ama kimse unutmasın ki bizim gibi 28 Şubat mağdurları da az tecrübe sahibi değildir. Ve biz biliyoruz ki 28 Şubat'ı yapan ve yaptıranların parmak izleri Gezi Parkı'nda tespit edilmiştir.
***
Ne mi demek istiyoruz? Açıkça şunu: Gezi Parkı ve sonrasında yaşanan olaylar bir gecede başlamadı ve yayılmadı; bu olayların başlama tarihi 13 Eylül 2010 tarihidir.
İşte size tezimi kanıtlayan bir kronoloji:
* 13 Eylül 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda hükümet protesto ediliyor.
* 15 Ocak 2011 Galatasaray Arena Stadı'nın açılışı. Bu dünyanın en modern stadını GS Spor Kulübü'ne armağan eden Başbakan açılışta yuhalanıyor.
* Ünlü bir holdingin temsilcisi dört bir yana Haziran seçimlerini CHP'nin kazanacağını fısıldadı.
* The Economist 2011'in Mart ayında genel seçimleri CHP'nin kazanacağını, Başbakan Erdoğan'ın da giderek otoriterleştiğini yazdı.
* Haziran seçimlerini AK Parti yüzde 50 oyla kazandı ve hemen arkasından üniversitelerde yumurta eylemleri başladı.
Burada şu soruyu sormak vaciptir: Üniversite eylemlerini yapan örgütlerin tamamı bugün Taksim'deler; ama neden 2011 yılında yaptıkları gibi yumurta değil de molotov atıyorlar?
Bu sorunun cevabı basit: Yumurtanın işlevi o gün bu günleri hazırlamak adına hükümet adamlarını itibarsızlaştırmaktı; bugün ise amaç hükümeti yıkmak.
Kronolojiye devam ediyoruz:
Ardından DHKP-C eylemleri başladı.
Aleviler üzerinden provokasyon denemeleri yine bu süreçte gözlendi.
1 Mayıs 2013'te Disk ve yasadışı örgütlerin Taksim'e girmek için yaptığı eylemler hatırlanmalıdır.
12 Mayıs 2013'te oynanan Fenerbahçe-Galatasaray derbi maçında 'Hükümet istifa' sloganlarının atılması unutulmamalıdır.
Ve nihayet Gezi Parkı eylemi.
Alabora arkadaşın attığı harika Twitter mesajı:
"Mesele Gezi meselesi değildir."
"Olaylar bir günde başladı" diyenlere duyurulur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.