• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Gezi ve Almanya (1)

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22 Haziran 2013, 19:21
Şener Şen'in başrolünü oynadığı "Züğürt Ağa" filminde bir sahne vardı ve ben o sahne ne vakit aklıma gelse kendi kendime gülerim.
Kuraklık vardır, ekin perişandır. Züğürt Ağa tarlaya çömelir ve Allah'la konuşur, "Yarabbi bize bunu niye reva görüyorsun" diye sorar. Ardından da hiç uslu durmayan çapkın babasını kastederek şunları söyler: "Valla ben babadan şüpheleniyorum."
Gezi olayları oldu, şimdi bu olayların arkasındaki saikler ve dış etkiler bir bir ortaya çıkmaya, bıraktıkları parmak izleri tespit edilmeye başlandı. Dış etkenler deyince doğrusu ben ilk önce Almanya'dan şüphelenmeye başlıyorum. Neden böyle? Çünkü hafızam bu devletle ilgili çok berbat bir arşivi barındırıyor. Bu devletin yapısındaki o "kötü gen" hiç yok olmuyor, hep başka formlarda ortaya çıkıyor.
Mesela Almanya'daki Türklere yapılan saldırıların arkasında Alman devlet istihbaratının olduğunu bilmek bile bu devletten kuşkulanmaya yetiyor.
Ya da yıllar boyunca PKK'ya verdiği destek. Herkes bilir ki PKK'nın Avrupa'da himaye gördüğü başlıca yer Almanya'dır. Bir bakıma PKK, Almanya'dan giden paralarla semirmiştir.
***
Almanya hakkında şunları bilmemiz gerekiyor: Bu devlet soğuk savaş biter bitmez bir endüstri devleti olmaktan vazgeçip emperyal devlet olmaya karar verdi. İlk yaptığı iş Doğu Almanya'yı Rusların elinden parayı basıp almak olmuştur.
Nitekim yeni dış politikasının ilk eylemi olarak Balkanları bölmüştür. Almanya bütün dünyanın itirazına rağmen Hırvatistan'ın bağımsızlığını tanıyarak Balkan faciasını başlatmıştır. Şimdi Hırvatları AB'ye hazırlayan Almanya Balkanlara burnunu sokmuştur.
Aynı şekilde Ortadoğu ve Orta Asya'daki enerji bölgelerine dönük yakın ilgisi de bilinen bir konudur.
İşte Türkiye ile problemi de burada başlamaktadır. Almanya Türkiye ile çalışmak istemektedir ama hangi Türkiye'yle?
Almanya kendisine bu bölgede Macaristan ve Romanya gibi bir partner istemektedir. Oysa Türkiye artık bağımsız politikalar izleyen bir ülkedir ve Alman çıkarlarını korumak gibi bir duyarlılığı da yoktur. İşte bu noktada Türkiye, Almanya için sevimsiz ve burnu behemahal sürtülmesi gereken bir devlete dönüşmektedir. Merkel'in partisinin siyasi belgelerine yansıyan "üyeliğe hayır, imtiyazlı ortaklığa bile hayır" görüşü yukarıdaki durumun sonucudur.
***
Almanya hiç uslu durmadı ve belli ki durmayacak.
Türkiye'deki altın madenlerine dönük ilgisi ve yaptıkları, yeni İstanbul havaalanı ile ilgili kaygıları bilinen hususlar. Ama bazı Türk yetkililere göre Almanya öyle bir şey yapıyor ki bu yaptığı önümüzdeki dönem Türk-Alman ilişkilerini de Türk-AB ilişkilerini de müttefiklik ilişkilerini de çok etkileyecek önemdedir.
Almanların açıkça Türkiye'ye karşı Alevi kartını oynadığı dile getiriliyor. Almanların Almanya vatandaşı olan Alevilere ve Alevi derneklerine büyük destekler verdiği bizimde bildiğimiz bir durum. Bu desteğin de özellikle Müslümanlıktan yalıtılmış, yani Alisiz Aleviliği savunan örgütlere verildiği biliniyor.
Son Gezi Parkı olayına en sert tepkiyi Almanya'nın verdiğini düşünelim, ardından sokaklara dökülen insanların ağırlıklı olarak Alevi kökenli insanlar olduğunu hatırlatalım.
Zihninizde nasıl bir ilişkiler tablosu oluşuyor?
Alevi vatandaşlarımıza "Aman canlar dikkat!" derken bunu demek istiyoruz.
Yarın devam edeceğiz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.