Yeni anayasa ve partiler

Hükümet, Gezi olaylarıyla birlikte demokratikleşmeye hız verdi.
Bir yandan Alevi açılımını yeniden başlattı, diğer yandan yeni anayasaya dönük soğuk ve temkinli yaklaşımını Başbakan'ın iki gün önceki çıkışıyla değiştirdi.
AK Parti, anayasa konusunda hiç olmadığı kadar iştahlı görünüyor şu aralar.
Bunun bir nedeni, dediğim gibi Gezi Parkı eylemleri olabilir, zira bu eylemler hükümetin genel imajında bir miktar hasar yarattı.
Bu hasarı onarmanın en ideal ve en kestirme yollarından birisi şüphesiz demokratik bir anayasa yapabilmeyi becerebilmektir.
Nitekim Başbakan anayasa konusunda iki önemli hamle yaptı.
Birinci hamle şuydu: "Gelin üzerinde uzlaşılan 48 maddeyi bir hafta içinde Meclis'ten geçirtelim" dedi Başbakan.
İkinci hamle ise CHP'nin direnişini kırmak üzere yapılmış bir hamleydi, Başbakan "CHP eğer olaya ciddi yaklaşırsa başkanlık teklifimizi çekebiliriz" dedi.
Hükümet on yıldır elinde tuttuğu demokrasi kartını başka bir partiye veya sokağa kaptırma niyetinde olmadığı göstermiş oldu.
***
CHP'ye gelince. İşin doğrusu CHP anayasa konusunda ikircikli bir durumda sürecin içinde olmaya çalışıyor. Bir yandan "Bu Ak Parti'ye asla yeni bir anayasa yapma şansı ve şerefi kazandırmayalım" şeklinde bir strateji benimsemiş durumdalar, diğer yandan da "Biz hiçbir zaman uzlaşma komisyonundan çekilmeyeceğiz, Başbakan başkanlık iddiasından vazgeçsin, biz de ilerleme olması için katkıda bulunalım" şeklinde bir pozisyon alıyorlar.
Bundan da anlaşılıyor ki CHP'nin derdi Türkiye'ye yeni bir anayasa yapmak filan değil, onların derdi AK Parti iktidarına bir anayasa yaptırmamak.
CHP'nin o klasik kafa yapısı anayasa yapım sürecinde de zorluk çıkarmaya devam ediyor.
Anayasa yapma niyeti olan bir CHP, Süheyl Batum gibi bir mikseri o komisyona koyar mı?
Gelelim MHP'ye...
MHP dün çok ilginç bir hamle yaptı, Başbakan Erdoğan'ın 48 maddenin kabulü konusundaki sözlerine olumlu bir cevap verdi.
Oysa MHP her ne kadar Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na üye vermişse de biliyoruz ki kategorik olarak bu sürece karşı bir partiydi.
Ancak yakın siyasi geçmişten biliyoruz ki MHP sistem ne vakit zora girdiyse, ne vakit kapılar kilitlendiyse bir maymuncuk gibi ve üstelikle de demokrasi teorisine uygun bir biçimde hacet kapılarını açmıştır.
Bu MHP'nin demokratik öze sahip bir parti olduğunu da gösteriyor bize.
Aynı MHP'nin Mısır darbesini kınayan sert ve demokrat tutumunu, ve tabii daha önce Gezi Parkı eylemleri konusunda kaosa prim vermeyen davranışını hatırlamalıyız.
MHP'nin kolaylaştırıcı bu tutumu CHP'nin "takoz" tutumunu da çok antipatik hale getirecektir.
BDP'nin anayasa konusunda hükümete destek verir mahitte ki açıklamaları analiz edilmeye muhtaçtır ama bugün değil.
***
Tabii bu arada ikinci kez TBMM Başkanı olan Cemil Çiçek'in mekik diplomasisini ve bundan sonra sergileyeceği performansı da iyi izlemek gerekir.
Başkan Çiçek sanırım TBMM'nin bir anayasa yapma konusunda sergileyeceği beceriksizliğin herkese zarar vereceğini, en fazla da demokrasiye olan güven duygusunu zedeleyeceğini liderlere iyi anlatıyor.
Ben şahsen bu konuda Cemil Çiçek'e çok güveniyorum.
Dolayısıyla...
Gezi Parkı eylemleri, PKK'nın güvenilmez yapısı, Mısır askeri darbesi, seçim zamanının yaklaşması gibi ani ve hızlı yaşadığımız tarihi olaylar Türkiye'nin yeni bir anayasa yapma zorunluluğunu dayatıyor.
İnşallah siyaset başarır bunu...