• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Darbe-yargı ilişkisi (1)

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02 Ocak 2014, 19:15
27 Mayıs 1960 darbesinin tek sorumlusunun askerler olduğuna inanılır. Bu pek de doğru değildir.
27 Mayıs üzerine derinlemesine inceleme yapanların karşılaşacakları gerçek şudur: 27 Mayıs darbesinin asıl azmettiricileri CHP'li hukuk profesörleri ve onların çömezi yargıç ve savcılardır.
Bu çevreler uygun darbe iklimi yaratmak için az uğraşmadılar.
Üniversiteleri sokağa döktüler.
Cüppeleriyle insanları kışkırttılar, orduyu tahrik ettiler.
Merhum Menderes bunlar için "Kara cüppeliler" demişti.
O Menderes ki 1950'de iktidara geldiği vakit Türkiye'nin iki üniversitesi vardı sadece. Bakın bakalım o on yıl içinde kaç üniversitesi olmuş Türkiye'nin? Ege Üniversitesi'ni, Atatürk Üniversitesi'ni kim kurmuş?
Ama hukukçu kara cüppeliler için ne önemi vardı ki bunların?
Darbenin olduğu gün askerlere akıl verenler o hukukçu kara cüppelilerdi.
"Eğer Menderes ve adamlarını asmazsanız darbe yaptığınız ve anayasa suçu işlediğiniz için hepinizi ipe çekerler" diyenler işte o hukuk profesörleriydi.
Bunu yapanların adlarını verelim: Hüseyin Nail Kubalı, Sıddık Sami Onar ve diğerleri.
İşte o sahte mahkemelerde "Sizi buraya getiren güç böyle istiyor" diyen hakimlere bu lafları söyleten bunlardı.
Bugünlerde yaşadığımız yargı darbesi girişiminde cemaat artığı bazı savcılara cesaret verici açıklamalar yapan kişi ve kurumlara bakın bakalım, ne kadar tanıdık geliyorlar değil mi?
***
Darbelerde yargının rolünü analitik bir yaklaşımla anlamaya çalışırken bir gerçek çıkıyor karşımıza.
Bütün darbe niyetleri ve hazırlıkları ilk önce halkla hükümet arasındaki bağ dokusunu zedelemeye dönük bir eylem pratiği öngörüyorlar.
Demokrat Parti gibi, AK Parti gibi partilerin veya Menderes gibi, Erdoğan gibi liderlerin en güçlü ayağına vuruyorlar baltayı. Bu dürüstlük ayağıdır. Onu kırmadan uygun şartların oluşmayacağını biliyor darbeci.
O nedenle 1960'da Menderes'in arkadaşları için yolsuzluk ithamlarından bulundular.
Bize Kıbrıs'ı yeniden kazandıran ve tarihimizin en başarılı hariciye vekillerinden biri olan Fatin Rüştü Zorlu için "Bay yüzde 10" dediler.
Hasan Polatkan için de dediler bunu, sadece demekle kalmadılar, toplumun belirli bir kesimini de bu yalana ve iftiraya inandırdılar.
Menderes için söyledikleri yalan ise tarihe geçmiştir. "Harp okulu öğrencilerini kıyma yapıp asfalta gömdürdü" denmiştir.
Menderes'i de yolsuzlukla suçladılar.
Örtülü ödeneği karıştırdılar.
Sonunda sadece hukuk profesörlerinin tavsiyesiyle Menderes ve arkadaşlarını canice öldürmek için kurulmuş olan o sahte mahkeme bile yolsuzluk olarak örtülü ödenek parasıyla alınmış bir şişe kulüp rakısı ve bir adet cımbız dışında hiçbir şey bulamadı.
Üstelik bütün bunlar olurken seçimlere sadece bir yıllık bir süre vardı.
Sonuç: Milletin iradesini temsil eden DP kapatıldı, milletin sevgilisi Menderes ve arkadaşları öldürüldü, milletin yüzde ellisi diğer yüzde ellisine düşman edildi.
Millet kendisine bu kötülüğü yapanları hiç affetmedi.
Darbe teşvikçisi CHP'ye tam yarım asırdır iktidarı haram etti.
Menderes'i idam sehpasına çıkartan savcı Egesel'e manavlar limon bile satmadılar.
Ege'nin evladı Menderes bugün dahi milletin gönlünde iktidarını sürdürüyor.
Onu ve arkadaşlarını yolsuzluk ithamıyla lekeleyenlerin, darbe yapan ve öldürenlerin isimleri ise haysiyet, onur gibi kavramlarla asla bir araya gelmeyecek bir biçimde lanetlenerek yokluğa mahkum edilmiştir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.