Darbe ve yargı ilişkisini hiç yorum yapmadan yakın tarihimizden örnekler vererek ortaya koymaya çalıştım.
Menderes, Özal ve Çiller'in yargı kullanılarak nasıl siyasi tasfiye girişimlerine maruz kaldığını yazdım. Bugün merhum Erbakan'ın aynı yöntemlerle nasıl siyasetten tasfiye edildiğini anlatacağım.
Bir kere belirtelim ki Erbakan'ın bütün siyasi hayatı boyunca kurduğu tüm partiler mahkeme tarafından ve asker talimatıyla kapatıldı. Milli Nizam Partisi böyledir, Milli Selamet Partisi böyledir, Refah Partisi böyledir. Refah Partisi'nin halkoyuyla iktidara gelmiş bir partiyken ve iktidardayken hakkında Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kapatılma davası açıldığını, ardından da Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığını unutmayalım.
***
Sadece Refah Partisi'ni kapatmakla kalmadılar, Erbakan Hoca inatla Fazilet Partisi'ni kurup, siyasete devam kararlılığını sergileyince, onu yine yargı eliyle siyasi kötürüm haline getirmek istediler.
Bunu yargı kendi inisiyatifiyle mi yaptı?
Hayır, 28 Şubat'ta savcı ve hakimleri Genelkurmay Karargahı'na toplayıp hükümete karşı kim formatladıysa, onların direktifleriyle hareket etti yargı.
Erbakan Hoca'ya "partisinin parasını zimmetine geçirdiği" iddiasıyla dava açıldı, tıpkı Parsadan davasında Çiller hakkında açıldığı gibi.
Çiller kendini bu tuzaktan kurtardı ama Erbakan kurtulamadı.
Nitekim bastılar cezayı ve Erbakan Hoca'yı 80 yaşında hapse atmaya çalıştılar.
Başbakan Erdoğan'ın çabası olmasa Erbakan hapse girecekti.
Siyaset yapma hakkına "hukuken" engel koydular, yetmedi bir de zimmetine geçirdiği söylenen parayı faiziyle birlikte Erbakan'dan tahsil ettiler.
Erbakan ve ailesinin bu parayı ödemek için nasıl zorlandığını herkes biliyor.
***
Dikkat edin, Erbakan'ın başına gelenin kendinden öncekilerin başına gelenden hiçbir farkı yok.
Yargı yoluyla siyasi tasfiye...
Yani, yargıyı dün yönlendiren Genelkurmay Karargahı'ydı, bugün yönlendiren bir paralel devlet karargahı.
Amaç aynı...
Siyaseti tanzim, siyaset üzerinde vesayet kurma, devleti ele geçirme.
Şimdi oynanan oyun, siyasete kurulan tuzak daha öncekilerden hiç farklı değil.
Hepsi yargı kullanılarak siyasetçileri tasfiye, hükümetleri yıkma amacı taşıyor.
Tek fark şu: Şimdikiler daha örgütlü, talimat aldıkları yer gizli kapaklı ama eylemleri çok aleni.
Bir de çok ahlaksızlar... Sahte kaset yapıp internete servis ediyorlar.
Ama bütün bu saldırılara maruz kalanların da kendilerinden öncekilerden bir farkı var:
Arkalarında halk var bir kere, tecrübeleri var, cesaretleri var ve ellerinde devletin sınırsız güç ve imkanları var.
Hükümet şimdi bu gücü kullanıyor, kullanmalıdır.
Kullanmalıdır, zira tereddüdün getireceği yegane şey kaostur...
Ve tabii kendinden öncekilerin kaderidir!