Mustafa Koç: AK Parti Hükümeti'ni hiç sevmedi Koç. Çünkü basitçe söylemek gerekirse, ondan aldı halka dağıttı Tayyip Erdoğan. Baba Koç 'tehlikeyi' en başta gördüydü aslında ve dediydi ki, "Tayyip Erdoğan'ın bir milyar doları var."
Yani Tayyip Erdoğan'ın taa 2002 yılında yolsuzluk yaptığını iddia etmişti.
Ama millet baba Koç'a hiç kulak asmadı, Tayyip Erdoğan'ı başbakan yaptı.
Baba Koç sözde şirketleri oğullarına devretti, dünya turuna çıktı.
Sahneye oğul Mustafa Koç çıktı bir süre sonra.
Başbakan'ı kafaya almaya çalıştı. Ona akıl verdi. Verdiği aklı da söyleyelim: "Aman IMF'yle anlaşma yapın, oradan alacağınız paranın 15 milyar dolarını da bize verin, yoksa Türkiye de, biz de batarız."
Tayyip Erdoğan, amiyane tabirle, bu numarayı yemedi; IMF ile o anlaşmayı yapmadı, Türkiye'yi düze çıkardı, IMF'ye olan borcu tıkır tıkır ödedi, üstüne bir de IMF'ye borç verdi.
Ama şöyle bir sorun vardı: Koç tabiatı gereği uzun süreli iktidarları sevmezdi. Çünkü uzun süreli istikrar Koç'un çıkarlarına aykırıdır. Bu, Koç ailesinin vatan sever olmadığını göstermez, bu şirketin çalışma prensipleri böyledir, hazine ile arasında doğrudan bir ilişki olmasını ister.
Sonuçta Koç her şeyi dener bu Hükümet'ten kurtulmak için; İnan Kıraç'ı öne sürer, Galasaray seyircisini hareketlendirir, The Economist'i bağırtır, en sonunda Gezi olaylarında sahne alır.
Bu arada İşçi Partisi'ne, yani Doğu Perinçek'in adamlarına esaslı bir destek verdiği söylenir ama bu ispatlanmış değildir.
Ve belli ki Koç ailesi Tayyip Erdoğan'dan kurtulma konusunda tahammül sınırlarının sonuna gelmiş. Laikliğin teminatı, irticanın bir numaralı düşmanı olan aile en sonunda kapağı Fethullah Hoca'nın yanına atmış görünüyor.
Ortak bir düşmana karşı bir ittifak kurulduğu anlaşılıyor.
İlginç ki ne ilginç, Tayyip Erdoğan yine yolsuzlukla suçlanıyor, 2002'de Rahmi Koç'un suçladığı gibi.
Hayırlı olsun, ancak bu günlerde Erol Toy'un 'İmparator' romanını bir kere daha okumakta fayda var.
***
Turgay Ciner: Akılı, Zeki ve kurnaz olduğuna hiç şüphe yok. Hayatın diplerinden tırmanarak zirveye çıkmak kolay bir şey değil. Doğru taşları oynadığı, doğru adamları kullandığı, ilginçtir, özellikle de güvenlik bürokrasisininden yükselirken çok yararlandığı bir vakıa.
Havaş'la başlayan yükseliş gerçekten göz alıcı.
Zamanın emniyet genel müdürü Mehmet Ağar Turgay Ciner'i benimle tanıştırdığında kolunda kocaman altın saatiyle Özbekistan'da iş yapan birisiydi.
Zamanı, devleti, imkanları iyi kullandı; başarılı bir iş adamı oldu, medyada hatırı sayılır bir güce ulaştı.
Ben kendisini hep dürüst birisi olarak tanıdım.
Belli ki cemaat yargısının gücüne çok fazla inandı veya kulağına " Tayyip Erdoğan'ın işi bitti" diye fısıldandı, direksiyonu öte tarafa kırdığı anlaşılıyor.
Oysa iktidarla uzun süre arası iyiydi, sonra ne olduysa gazetesinde manşetler değişmeye başladı.
Ve kasetlere düşen aşırı ihtiram...
2007'de Mehmet Ağar'la Erkan Mumcu'yu darbe olacağına, Tayyip Erdoğan'ın işinin bittiğine inandırmışlardı; bu kez de Turgay Bey'i inadırmış olabilirler mi?
***
Mehmet Nazif Günal: hiç sevmediğim bir iş adamı tipi. Onun yüzünü her gördüğümde insanı her an hayal kırıklığına uğratacak biri olduğu hissine kapılırım.
Nitekim, ortaya çıkan kasetler eminim ki Başbakan Erdoğan'ı çok hayal kırıklığına uğratmıştır.
Bir kere ikili oynadığı anlaşılıyor. Ve yine belli ki ona da en inandırıcı şekilde "Tayyip'in ipini çektiler" diyenler olmuş ve bu uyanık iş adamı da diğerleri gibi buna inanmış.
Oysa tam iki yıldır Tayyip Erdoğan'ın çevresinde yer almak için olmadık PIAR'ı yapmakla meşguldü bu iş adamı.
Herkese, "Başbakan Allah'ın bu millete bir lütfu" diyordu, ki biliyorum aynı şeyleri bana da söyledi, diğer yandan da Başbakan'ın yakın çevresini kuşatma altına aldı; danışmanlar vs. Kuşatıldı.
Sonunda amacına ulaştı; Başbakan'ın gözüne ve ilgi dairesine girmeyi başardı.
"Başbakan bana iş vermiyor" derken birden bire önü açılıverdi. Çinlilere hızlı tren işlerine girdi. Milyarlık projeler bunlar.
Ama bu ürkek işadamı "Tayyip'in bittiği"ni duyunca ve buna inanınca soluğu Cemaat cephesine rampa yapmakta aldı besbelli.
Cemaat türü yapılanmalar ise böyle ürkek işadamlarıyla oynamaya bayılır.
Sonuç: Onca servet, onca zeka yetmiyor işte; hayat bazen koca koca işadamlarına da böylesi yanılgı oyunları oynuyor.
İşiniz bu kez zor beyler, benim bildiğim Tayyip Erdoğan ikili oynayanları asla affetmez!