TÜRKİYE TEKNOLOJİDE DÜŞÜNCE BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Bu yeni bakış açısını anlatmak için bizim dışımızdaki dünyadan başlayalım:
Dünyada teknoloji sahasında yapılan keşiflerin dörtte üçü ABD'de gerçekleşiyor. Dünya GSMH'nın dörtte biri ABD tarafından gerçekleştiriliyor. Bu çok büyük bir paydır. Bu ülkenin üniversiteleri ile küresel çapta ticaret yapan şirketleri arasında müthiş bir entegrasyon söz konusudur. Bu nedenle hala dünyada 10 Nobel ödülünün 8 tanesi ABD'li bilim ve buluş adamları tarafından alınıyor.
Bir başka gerçek şudur:
Bugün hem dünya ekonomisinin hem de kişisel hayatımızın vazgeçilmez ürünleri ilk kez ABD ordusunda, yani savunma sanayinde denenmiş ve üretilmiştir. İleri teknoloji ürünleri askeri sahadan ticari sahaya intikal edince ekonomik bir değer kazanmıştır. İnternet böyledir mesela. ABD ordusunun kendi içinde kullandığı bir iletişim ağı iken, bugün dünyanın en büyük ticari şirketlerinin işi ve dünyayı bir birine bağlayan bir ağ haline gelmiştir. Böyle binlerce örnek var.
AK Parti Hükümetlerinin farkına vardıkları ve yeni yeni uygulamaya dönüştürdükleri ilişki bu ilişkidir. Türkiye son on yılda savunma sanayi konusunda önemli hamleler yapmış ve bunun sonuçlarını şimdiden almaya başlamıştır. Bu yeni bakış açısının sebebi sadece ileri teknolojiye sahip savunma sanayi ürünü üretmek değildir. Bu sahanın desteklenmesindeki asıl amaç, savunma sanayinde gelişen teknolojinin sivil sanayiyi de etkilemesinin sağlanmasıdır. Tıpkı ABD ve sanayileşmiş ülkelerde olduğu gibi. Zaten bu politikanın sonucu olarak son yıllarda uzaya yerli yapım uydular gönderilmiştir. En son gönderilen GÖKTÜRK-2 uydusu hem görev yapma potansiyeli hem de yüzde yüz yerli olması bakımından dikkat çekici bir teknoloji hamlesi olmuştur.
TÜRK ORDUSU UZAYA DAHA YAKIN...
Türkiye ileri teknoloji geliştirme prosesleri üzerinde çalışırken uzaya yeni uydular fırlatma hazırlığı içinde. Şu an da bizim tek eksiğimiz fırlatma rampası, onun da yapılması için bir proje yürüyor. Çok sevindirici olan husus şu: Türk Silahlı Kuvvetlerimiz uzay teknolojileri konusunda çok esaslı çalışmalar yürütüyor. Ordumuzun sürdürmekte olduğu TSK-2033 Yeniden Yapılanma Projesi kapsamında uzay çalışmalarının hızla sürdüğünü öğreniyor. Geçenlerde TSK'yı ziyaret eden Başbakan Ahmet Davutoğlu yapılan çalışmalar hakkında aldığı brifingden sonra, "Başbakan olarak beni heyecanlandırdı" sözleri aynı zamanda çalışmaların derinliği hakkında bize fikir veriyor. Ordumuzun darbelerle değil de teknolojik gelişmelerle anılması ne kadar keyif verici bir gelişme.
Bu arada Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde ilk Türk astronotunun yetiştiriliyor olduğu haberini de vermek istiyorum. Bir aksilik olmazsa Türkiye Cumhuriyetinin 100.yılında uzaya bir Türk astronot çıkmış ve ay yıldızlı al bayrağı kainatın dünyadan başka bir köşesine dikmiş olacak.
Ama yukarıda da yazdığım gibi asıl mesele şu: Bütün bu askeri teknoloji gelişirken üniversitelerde kurulan teknoparklarla sivil sanayi ve savunma sanayi bir yerde entegre olacaktır. İşte Türkiye'nin yıldızının parladığı an o andır.
Türk sanayi katma değeri yüksek mal üretecek ve ihraç edecektir. Artık tırlar dolusu makine parkı satıp iki tane uçak alamayan bir Türkiye tablosu gerilerde kalmak zorundadır.
İleri teknoloji ve buluşa dayalı bir akıl ekonomisi Türkiye'nin girdiği yeni kulvardır. Sadece inanmamız, çok çalışmamız, insan kaynaklarımızı buna göre eğitmemiz ve önlerini cömertçe açmamız gerekiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.