Tohumculuk sektörü yerli ve millidir
Geçtiğimiz hafta, "Tarımda Hurafeler ve Gerçekler" başlıklı yazımın birinci bölümünü okudunuz.
Bugün yine Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB) Başkanı Savaş Akcan'ın Ankara'da yaptığı yıl sonu sektörel değerledirme toplantısında aldığım notları paylaşmaya devam ediyorum. Ancak tam da bu aşamada özellikle altını çizmek istediğim bir husus var. Akcan, rakam veriyor, istatistik veriyor, ortaya resmi ve/ veya bilimsel raporları koyuyor, buna rağmen söz konusu somut veriler ulusal medyada ön sıralarda yer almıyor. Fakat genelde tarım ve gıda sektörü daha özelde ise tohumculuk ile ilgili ne kadar yalan ve yanlış haber varsa, manşet oluyor, sosyal medyada müthiş prim yapıyor. Ve tabii bunu da insanın aklı almıyor!
NEREDE DIŞA BAĞIMLILIK
Bakınız Akcan ne diyor: "Bugün tohum ithalatı yasaklansa temel ihtiyaçlarımızın tamamını karşılayabiliriz. Dışa bağımlı denilen sektörümüzde fidan ihracatının 2010'da sadece 900 bin dolar olduğunu, 2018'de ise bu rakamın 37 milyon dolara çıktığını yani yaklaşık 40 kat arttığını, ithalatın ise 2 milyon dolarda kaldığını biliyor musunuz? Süs bitkilerinde de 2018 yılında ilk kez ihracatın, ithalatı 10 bin dolar geçtiğini ve 71 milyon dolara yükseldiğini söylersem dışa bağımlılık algısını kırmış olmaz mıyız? Birilerinin bitkisel kürlerinin, diyet programlarının, muayene ücretlerinin, reytinglerinin, kitap satışlarının hatta oylarının artması için söyledikleri yalanlara inanmayın. Sizler aracılığı ile toplumumuza sesleniyorum, bu oyuna gelmeyin!"
HANİ YABANCI HAKİMİYETİ
Tüm bu açıklamalardan sonra bazı kesimlerin ülkemizdeki tohumculuk sektörünün uluslararası şirketlerin elinde olduğu yönündeki haksız ithamlarına cevap verelim diye konuşan Akcan çok istismar edilen bu konuda gerçekten önemli bilgiler veriyor: "1980'li yıllarda sadece 3 olan yerli firma sayısı bugün 1000'e yaklaşmaktadır. 845 adet fidan firmamız, 151 adet fide firmamız, 763 adet süs bitkisi firmamız bulunuyor.
Tohum şirketleri içinde tamamen yerli sermaye ile kurulmuş şirketlerin oranı yüzde 93,4'tür. Yerli-yabancı ortaklığı ile kurulmuş olan şirket oranı yüzde 2,8'dir.
Tamamı yabancı sermayeli şirketlerin oranı ise yüzde 3,8'dir. Şirketlerin sermaye yapılarının sektöre hakimiyet durumunu tam olarak anlamamıza imkan vermeyeceği gerçeğinden hareketle, şirketlerin toplam ticaret içindeki paylarını yine sermaye yapılarına göre sınıflandıracak olursak; Yerli sermayeli şirketlerin ticaret hacmindeki payı yüzde 51, ortak sermayeli şirketlerin ticaret hacmi içindeki payı yüzde 19, yabancı sermayeli şirketlerin ticaret hacmi içindeki payı yüzde 30'dur.
Dolayısıyla, yerli ve yerli-yabancı ortak sermayeli şirketlerin ticaret hacmi içindeki payının yüzde 70 olduğu bir sektöre ve sektörü temsil eden Türkiye Tohumcular Birliği'nin yapısına çok uluslu şirketlerin ve onların yerli ortaklarının hâkim olduğunu söylemek mümkün müdür?"
BİLMİYORSANIZ KONUŞMAYIN
Akcan son olarak şu önemli bilgileri paylaşıyor: "Yüzde 100 yerli ve milli olarak, yani tamamen yerli sermayeli şirketlerin, yurt için gen kaynaklarından ıslah edip geliştirdikleri tohumlardan tahıl ihtiyacımızın yüzde 70'ini, baklagillerin yüzde 97'sini, çayır -mera ve yem bitkilerinin yüzde 92'sini, sebzelerin yüzde 65'ini karşılıyoruz." Şimdi ben de şu soruyu sorayım;
TÜRKTOB'un bütün bu verdiği somut bilgi ve verilerin yanlış olduğunu söyleyebilecek bir tek kişi çıkar mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.