Bursa'da 18-20 Nisan tarihlerinde Hz. Üftade Sempozyumu yapıldı. Açılışta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç 25 dakikalık bir konuşma yaptı. Gazetelerde farklı biçimde yansıması oldu. Konunun özüyle ilgili bölümü şöyle:
"Son yıllarda çok dünyevileştiğimizi görüyorum. Her şey paradan, her şey makam mevkiden, her şey şöhret ve şehvetten ibaret görünüyor. Bu uğurda birbirimizin gözünü oyuyoruz. Bir kavganın içindeyiz.
Kendimize dönmeyecek miyiz? Kimiz, neyiz, ne amaçla bu dünyaya geldik? Nereden geldik nereye gideceğiz? Bu sorular gündemimizde yok. Siyasi ve sosyal tartışmalar başını almış gidiyor.
Herkes bir yere gelmek, kendisine bir şeyler hazırlamak derdinde. Evde kavga var, işyerinde kavga var. Sokakta kavga var. Kuru kavga peşindeyiz. Sekülerlik kötü bir şey değil ama her şeyimiz çok dünyevileşti. Bütün hesaplar bunun üzerine.
Oysa Üftadeler ve benzerlerinin yaşadığı hayattan alacağımız çok örnek var. İnsanların edepli olmaya çok ihtiyacı var. Haya sahibi olmak çok büyük bir nimet. İffet sahibi olmak büyük bir zenginlik. Bunları bize hatırlatacak güzel örneklere ihtiyacımız var.
Kaba softalık, kaba Müslümanlık, kaba önderlik bize yakışmıyor. Bir estetik olmalı, bir edep olmalı. Gönüllere hitap etmeli, sadece ceplere değil.
DOĞRULAR YANLIŞLAR
Cemalnur Sargut Hanımefendi TV'ye çıktığı zaman, ben kendi eşimden biliyorum, pek çok insan televizyona kilitleniyor. Edep ve saygı içinde onu dinliyorlar. Ondan duyduklarıyla kendi hayatlarını tanzim etmeye çalışıyorlar. Çok güzel bir şey. Benzerleri de var hamdolsun, yalnız değil.
Balkanlarda, Sovyet cumhuriyetlerinde insanları ayakta tutan tekkelerdi, tarikatlerdi. Hala izlerini görebilirsiniz.
Maneviyat büyüklerinin yolları, izleri hepimize hayat verici. Güzel örnekleri her zaman hatırlamalıyız. Dünyevileşirken, mana alemini de kollamalıyız.
Şöyle bir sıkıntı var: Buz dağları eridi ama ortalık çamur oldu. Biz de ehl-i tarikız diye ortaya çıkanlar var. Saçıyla, sakalıyla kıyafetiyle çevresine topladığı 3-5 insanla bu işi yaptığını söyleyenler var. İyilerinden Allah razı olsun.
Bozukları da var. Onlar bu yolu bir ticaret yolu saymışlar. Bazen TV'lerden izliyoruz: Çevresindekilerle hahaha hihihi, inşallah, maşallah. Başka bir şey yok. Kedicikler, bilmem necikler. Bunlar da bir şey yaptıklarını zannediyorlar.
İslam adına, Kur'an adına, iman adına, edep adına, haya adına hiçbir şey bulamayız. Adam ben de Kadiriyim diyor. Sanki bütün çabaları ticaretlerini daha çok canlandırmak, nüfuzlarını genişletmek için gibi geliyor."
ÜZÜLDÜM
Adnan Oktar bu son sözlerden alındı. Kendince haklıdır. Ama üzücü olan şu: Çok kaba ve külhanbeyce cevaplar verdi: "Hey Bülent" diye başlayan yakışıksız sözler söyledi.
Maneviyat iddiasında olan birine yakışmadı. "Dövene elsiz, sövene dilsiz olmak" gerekirdi. Bir kısım gençlere faydalı oluyordur diye bir hüsnü zannım vardı, onu yıktı. Tıpkı Fethullah Gülen'in bedduasından sonra olduğu gibi üzüldüm.