Tarihçi Erhan Afyoncu şöyle demiş: "Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde Türkiye'deki terör olaylarının yarısı meydana gelseydi iç savaş çıkardı. Biz İslami kimliğimiz ve imparatorluk geleneğimizle bu felaketten uzak durduk" (Sabah, 17.01.2016)
İnanmış halkımızdan, iki asil davranış örneği:
Kayseri'de hayırsever bir aile Vali Orhan Düzgün'ü telefonla arar. Şehit ailelerine daire bağışlamak istediklerini söyler. Derler ki:
"Bizler, bugün rahat bir ortamda işlerimizi yürütebiliyorsak, kahraman şehitlerimiz sayesinde yürütüyoruz."
Vali'yle karşılıklı istişareler sonucunda 2013, 2014 ve 2015 yılındaki şehitlerin çocuklarına daire alınması yönünde karara varılır. Yeni yapılan modern bir sitede aynı blokta yer alan 80 metrekarelik 14 daire satın alınır. İnşaat şirketi de fiyatlarda yüzde 30 indirim yapar. Daireler kurayla belirlenir. Duygusal anların yaşandığı kura çekiminde şehit yakınlarından bazıları konuşmakta zorlanır. "Allah devletimizden ve bize daire hediye eden ailemizden razı olsun" der. (Milliyet, 25.12.2015)
DEVLETİM VAR
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ anlatır. Ömer Dik adlı vatandaşımız kendisiyle irtibata geçer. "Benim 51 tane koyunum var, Suriye'deki Türkmenlere adadım, gelin alın" der.
Özdağ araştırır: Ömer Dik, öyle varlıklı biri değil. Hatay'da köyde yaşayan herhangi bir Türk vatandaşı. Sahip olduğu bütün servet, o 51 tane koyundan ibaret. Aylık 900 lira maaşı var, onunla geçinmeye çalışıyor. Üstüne üstlük, 3 tane çocuğa bakıyor.
Acaba bir anlık heyecana kapılarak mı o bağışı yapmıştır? Sonra bakılır ki son derece kararlı. Vazgeçirmeye çalışılır. Kendisine, "Biz zaten gerekli yardımları yapıyoruz. Koyunlarını vermene gerek yok" denilir. Ama o üsteler: "Geliyor musunuz, koyunları alıyor musunuz? Götürüp Türkmen kardeşlerime veriyor musunuz?"
Konu, Başbakan Davutoğlu'na iletilir, mesele Davutoğlu'nun da ilgisini çeker. Hem Ömer Dik'i mutlu edecek, hem de sıkıntıya sokmayacak formülü Başbakan Davutoğlu bulur. Selçuk Özdağ'a, koyunların bedeli olan 24 bin lirayı uzatır: "Koyunları alın, yerine ulaştırın. Ama bir şekilde bu parayı da kendisine verin."
Özdağ, Hatay'a gider. Ömer Dik'i bulur. Koyunlar kendisinden alınır. Yayladağ'da sınırın sıfır noktasında Yamadi Köyü'ndeki Türkmenlere teslim edilir. Ama parayı vermek o kadar kolay olmaz. Ömer Dik direnir, 'hayır' diyor: "Ben koyunları bunun için size vermedim."
Ardından da 'bakın' diyerek, şu unutulmaz sözleri söyler: "Ben devletsizlik nedir bilirim. Türkmenlerin halinden anlarım. Benim başımda devletim var. Onlardan çok, çok zenginim. Ayrıca, o koyunlara benden çok şu anda kardeşlerimin ihtiyacı var!" (Akşam, Emin Pazarcı, 17.01.2016)