Eskiden hicri takvim kullanırdık.
1 Ocak 1926'da şimdiki miladi takvime geçtik. Muharrem ayı, eski hicri takvimin ilk ayıdır. Halen Muharrem ayı içindeyiz, 2 Ekim'de başladı, bugün Muharremin 6. günü.
Hicri yılbaşı da sevinçle karşılanır "Ey mübarek ay hoşgeldin safa geldin hele/ Ey cihan-ara hoşgeldin safa geldin hele" denirdi.
Eski yılbaşı günlerinde de bir takım kutlamalar yapılırdı. Mesela Muharrem'in birinde büyükler tarafından bereket parası verilirdi.
Bu hem aile arasında, hem de eş dost arasında uygulanırdı.
Yılbaşı kutlamalarının şöyle bir arka planı da vardı. Eski senenin muhasebesi, yeni bir sene ile karşılaştırması yapılırdı. Ayrıca yeni senede yaşanacak hayatın her yönden bereketli olmasının ilk ikazı idi.
Hayat çok kazançlı olabilir ama bereketli olmayabilir. Hayat çok sıhhatli geçebilir ama sağlığının bereketi olmayabilir. Çok mutlu gülerek eğlenerek geçmiş bir hayat olabilir ama hiç ama hiç bereketi olmayabilir. Bereket; uğurlu olma, kutluluk, saadet, mübareklik demektir.
Muharrem ayının ikinci önemi peygamberler tarihi açısından ortaya çıkar. Mesela bu ayda Hz. Adem'in cennetten çıktıktan sonraki tövbesi ilk defa kabul olunmuş, Hz.
Nuh tufandan, Hz. İbrahim ateşten kurtulmuştur.
ACILI BİR AY
İnsan hayatında sevinçler ve kederler iç içedir. Muharrem ayı aynı zamanda hüzün de taşır.
10 Muharremde Hz. Hüseyin Efendimiz şehit edildi. Yetmiş iki silahsız insan Irak topraklarında Kerbela denen yere geldiklerinde yirmi bin Yezid ordusu tarafından çevrildi.
Hz. Hüseyin Efendimiz şehit oldu. Bütün erkekler yok edildi. Sadece beşikteki Zeynel Abidin kurtuldu ve Ehlibeyt sülalesi oradan devam etti.
Müslümanlık'ta matem yoktur. Ama geleneğimize göre; Hz. Peygamber torununa ve soyuna yapılan zulümlerden, çektikleri sıkıntılardan dolayı, hürmeten 1 Muharremden 10 Muharreme kadar bol su harcanmaz, temizlik, çamaşır, banyo gibi işler yapılmaz, yeni bir şey alınmaz, hediyeleşilmez, düğün ve eğlence yapılmaz.
HANGİ TARAFTAYIZ?
Başta Alevi-Bektaşi çevreleri olmak üzere, tekkelerin pek çoğunda Muharrem ayının hüznüne geniş şekilde iştirak edilirdi. Muharremiye denen kasideler ve Muharrem ilahileri daha bir heyecanla söylenirdi. Fuzuli'nin Hadikatü's-Süada'sı topluca okunurdu.
Tarihi hatırlamak, Ehl-i Beyt sevgisini her zaman canlı tutmak görevimizdir. Ancak işin bir başka boyutuna, kişisel yönüne bakmakta da fayda var. Şöyle ki: Samiha Ayverdi'ye göre Hz. Hüseyin ve Muaviye her zaman ve herkeste var. İçimizdeki iyi duygular Hüseyin, kötüler Muaviye'dir. Çalışma ve hizmet aşkımız Hz. Hüseyin; kinlerimiz, nefsani isteklerimiz, kibir ve gururlarımız Muaviye demektir.
Kendimizi hep kontrol etmeliyiz, acaba kimin tarafındayız?