Dua
Geçmiş Kadir gecesini tebrik ererek başlayalım. Kandil geceleri dua ve niyaz vakitleridir. Dua kulun gönlünü açıp Hakk'a niyaz etmesi, O'nunla iletişim kurmasıdır. Bunun için bir aracıya ihtiyaç yoktur. Allah her zaman herkesi görür, işitir ve bilir.
Dua kişinin bütün benliğiyle yüce yaratana yönelerek O'na halini arz etmesidir. Dua kalpte bir yanış, gönülde bir uyanıştır.
Dua Hak'tan bir talepte bulunmaktır. İnsan eksiklidir, muhtaçtır, manevi desteğe daima ihtiyaç duyar. Dua ile bu ihtiyaçlarının giderilmesini ister. Dua yoluyla aynı zamanda daha mükemmel olan bir varlıkla diyalog kurarak O'na ulaşma sevinci yaşanır.
Dua ile talep edilen her zaman maddi bir ihtiyacın giderilmesi değildir. İsteğimiz yerine gelmese bile; Rabbimize el açmak, gönlümüzü O'na çevirmek başlı başına bir huzur kaynağıdır. Ölçü şudur: "Kul dil ile dua, kalp ile rıza halinde bulunmalı" denmiştir.
***
Burada sözü Mustafa Kutlu'ya bırakalım:
"Dua bir sığınma hali. Sığınmanın en asil çehresi. Rabbin azameti karşısında kendi hiçliğini kavramanın uç noktası. Bu noktada benlikten bir zerre dahi bulunamaz. Tam bir yok oluş; ta ki yegane varlık seni var edene kadar.
Duaya duran kimsede ne arzu ne ihtiras kalmıştır. Semaya açılan eller rahmet ve merhamet dilemektedir, gözyaşları bunun için akmaktadır. Ümit ve korku arasında kıvranan ruh bu atılımla ümide doğru yaklaşır. İlahi vecd onu coşturmakta, sonsuz bir sevince gark etmektedir.
Dua bir merasim değildir. Canhıraş feryatlar, kalabalık uğultular, gösterişli jestler ve hünerli laf cambazlıkları hiç değildir.
O, kulun kalbine yerleşmiş bir meziyettir. Onu ruhuna nakşedenler sürekli dua halinde kalırlar. O kişilerin her hali, her hareketi, her sözü ve her eseri duanın mahsulüdür. Dua kalbinin kapısını açmak ve Yaradan'la konuşmaktır. Bunun için bir "dil" gerekir haliyle. Kalpten kopanı kanatlandırıp asumana uçurmak için. Kulu Allah'a ulaştıran yol, Kur'an dilinin mucizevi ahengine bürünerek duaya çevriliyor.
Bir başka imkan ise kainatın kitabına bakmaktır. Seherde bülbülü dinlemek, gökte ayı ve yıldızları seyretmek, rüzgarda salınan ekin tarlalarına, başını taştan taşa vurup giden suya dalmak, dağların ve ıssız çöllerin zikrini işitmektir.
Biliniz ki mazlumun duası kabul edilir. Adil hükümdarın ve oruçlunun duası kabul edilir.
Savaş anında yapılan dua ve ezan okunurken yapılan dua ve elbette kulun alnını secdeye koyduğu zaman yaptığı dua kabul edilir.
Kişi müslüman kardeşine onun haberi olmaksızın dua ederse melekler "Amin" diyerek bu duaya katılır. Gafiller içinde Allah'ı zikreden kişi kuru ağaçta bir yeşil dal gibidir." (İlmihal Yahut Arzuhal)
NOT: İzmir Tasavvuf Araştırmaları Derneği sunar: "Ahmet Yesevi ve Bestelenmiş Hikmetleri" SOHBET: Mehmet Demirci, MUSİKİ icrası: Ümit Yazıcı. Yer: Sabancı Kültür Sarayı. Yarın (12 Haziran Salı). Saat: 21.00. Program öncesi iftariyelik ikramı var.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.