• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Fetih ruhu-3 tasavvuf ve karşıtları MEHMET DEMİRCİ

Fetih ruhu-3 tasavvuf ve karşıtları

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07 Haziran 2020, 22:10

29 Mayıs Cuma günü Prof. Dr. Mustafa Fayda'nın yaptığı bir sohbetten söz ediyordum. Bugün konunun farklı bir yönüne değineceğim.

Fayda Hoca fetihle birlikte kullanılan "cihat" kelimesi üzerinde dururken, bunun 2 anlamı olduğunu söyledi. Birincisi cephede düşmanla bilfiil savaşmaktır. İkinci manası ise insanın kendi nefsiyle savaşıdır, bu ikincisi en az birinci kadar önemlidir. Peygamber Efendimiz "Gerçek mücâhid nefsiyle savaşandır" buyurur.

M. Fayda son yıllarda her vesileyle tekrarladığı bir kavramı bu sohbetinde de dile getirdi: Tezkiye. "Tezkiye" arınma demek olup, terim anlamı insanın kendi içindeki kötülüklerden, zaaflardan, kin, ihtiras, bencillik, kibir gibi kötü huylardan arınması, temizlenmesi demektir.

Kur'an'da Peygamber Efendimizin görevleri şöyle sıralanır: "İnsanlara Allah'ın ayetlerini okumak, kitabı ve hikmeti öğretmek ve onları (tezkiye) arındırmaktır." (Bakara, 125) Nedense buradaki tezkiye üzerinde kimse durmaz.

Nefsin terbiyesi, insanın manen arınması, daha çok tasavvufun konusudur. Türkler Ahmet Yesevi ocağından feyiz alarak Müslüman oldular ve o hızla Anadolu'ya geldiler. Osmanlı padişahları tasavvuf ehlinin değerini bilen bir kültüre sahiptiler. Onlara "iki kanatlı" (zülcenahayn) denir. Yani bir taraflarında bilginler ve şeyhülislam, öteki taraflarında gönül adamları vardır. Kısacası Osmanlı yönetimi tasavvufa saygılıdır.

AK ŞEMSEDDİN
Edirne Sarayında Hacı bayram Veli ile konuşan II. Murat, çok istediği İstanbul fethi hakkında sorunca Hacı Bayram: "Sultanım bu fethi siz ve ben göremeyeceğiz. Fethi oğlunuz Mehmet ile bizim Akşemseddin görecektir" der.

İyi yetişmiş çok yönlü bir hükümdar olan Fatih'in bir tarafında Molla Güraniler, öteki tarafında Akşemseddin vardır. Fetih sırasında yanında bulundurduğu Akşemseddin bilgin, aynı zamanda hekim ve gönül ehli değerli biridir.

Bir salı günü fethedilen İstanbul'da, Ayasofya cumaya kadar namaz için hazırlandı. Cuma hutbesini Fatih okudu, namazı ise Akşemseddin kıldırdı. Fetihten sonra Fatih bir ara halvete girip iç dünyasına dönmek istediyse de Akşemseddin izin vermedi ve yönetimin başında kalmasını istedi. "Senin malik olman salik olmandan yeğdir" dedi. (bkz. youtube.com/watch?v=KgBR4WJlYW4)

TASAVVUF KARŞITLIĞI
Fayda Hoca bir konuda çok dertli ve üzgündür. Kültürümüzde ve dini hayatımızda çok önemli yeri olan tasavvuf inanışına günümüzde bazılarının karşı tavır almasına bir anlam veremiyor. Özetle şöyle diyor:

Zaman içinde elbette tasavvuf kurumlarında bozulma oldu. Bazı kötü örneklere bakarak, bir kısım İlahiyat hocalarının tasavvuf karşıtlığını anlamıyorum. "Miskin, pasif derviş" ithamını genelleştirmek yanlıştır. En iyi derviş Fatih'tir; o at üstünden inmedi, iyi yemekler yedi, en güzel hanımla evlendi.

"Derviş tipine miskin, pasif denmesine çok üzülüyorum. Bunu koca koca profesörler söylüyor. Ayıptır ayıp!.. Bir takım bozulma ve yanlış uygulamalara bakarak; bu konunun ruhunu, özünü görmezden gelmek ayıptır. DAİŞ'in, Taliban'ın Boko Haram'ın güya şeriat adına yaptıklarına bakarak, din ve şeriat karşıtlığı yapıyor muyuz?"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.