İstanbul Unkapanı civarında şimdiki Sabancı Üniversitesi'nin arka tarafında, Haraçzade Camisi karşında Nalıncı Baba Türbesi yer alır. 1592'de vefat eden bu zat hakkında Evliya Çelebi Seyahatnamesi I. ciltte kısa bilgi vardır. Buna göre Nalıncı baba III. Murad'ın rüyasına girmiş ve Fatih Camisi'de kılınan cenaze namazına Padişah da katılmıştır. Halkımızın arasında bu zatın hoş bir menkıbesi anlatılır. Özetle şöyle:
PADİŞAHIN RÜYASI
Sultan Üçüncü Murad garip bir rüya görür. Sabah veziri Siyavuş Paşa'yı çağırır tebdil-i kıyafet edip (kıyafet değiştirip) yola çıkarlar. Dolaşırken Unkapanı civarında yerde yatan bir ceset gözlerine ilişir. Ahaliye "Kimdir bu?" diye sorarlar. "Aman bey hiç bulaşma, ayyaşın biriydi, aslında iyi sanatkârdı, takunya ustasıydı. Ancak kazandıklarını içkiye, kötü kadınlara harcardı.
Evine şişe şişe şarap taşır ve nerede aşüfte bir kadın varsa peşine takar getirirdi, hiç cemaate geldiğini de görmedik" derler.
Mahalleli bırakıp gider. Padişah, vezirine "Herkes gitse biz gidemeyiz. Ben rüyamda gördüm bu cenazeyi kaldıracağız" der.
Meçhul nalıncıyı Fatih Camii'ne getirerek yıkayıp kefenleyip musalla taşına koyarlar.
Vezir cenazenin başında namaz vaktini beklerken Padişah mahalleyi dolaşır, nalıncının evini bulur. Kapıyı nalıncının yaşlı karısı açar, anlatmaya başlar:
"Bizim efendi alem adamdı. Akşamlara kadar nalın yapar. Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin, elindekini avucundakini verir satın alır, içilmesin diye getirip helaya dökerdi. Sonra malum kadınların ücretlerini öder eve getirir çeker giderdi. Ben onlara menkıbeler anlatır, ilmihal okurdum. Kocam namazlarını da mahallede değil, uzak semtlerdeki camilerde kılardı." Yaşlı kadın devam eder:
"Bir gün, 'Bak efendi' dedim, böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek seni. Korkarım cenazen ortada kalacak!" Bu sözüme uzun uzun güldü, sonra "Allah büyüktür hatun, dedi, hem padişahın işi ne, cenazemi o kaldırır. Bahçeye mezar yerimi kazdım, beni buraya gömsünler." Padişah hayretler içinde dinler. Nalıncının namazı kılındıktan sonra cenaze evine getirilir ve padişah üzerine bir türbe yaptırır.
CUMHURBAŞKANI SAHİPLENDİ
Halk arasında çok bilinen bu hikaye bana Prof. Dr. Nur Vergin'in ölümünü hatırlattı.
Sosyolog Nur Vergin (1941-2021) öğrenimini Paris Sorbonne Üniversitesi'nde yaptı.
İstanbul ve Ankara'da çeşitli üniversitelerde hocalığı vardır. Modern zihniyetli, köklerine ve kültürüne bağlı bir entelektüel idi. Birçok öğrenci yetiştirdi. "Laikim fakat laikçi değilim" sözü ona aittir.
İşte bu değerli bilim kadını yalnız yaşadığı evinde geçen hafta vefat edince kimsenin haberi olmadığı yazıldı. Önce cenazesi sahipsiz ve ortada mı kalacak diye endişe duyulurken Ankara'daki kız kardeşinin ilgilendiği anlaşıldı. Tam bu sırada mutlu bir gelişme ile Sayın Cumhurbaşkanı da sahip çıktı. Böylece sağlığında arzu ettiği Merkez Efendi Camisi haziresinde ruhaniyetli bir mevkide toprağa verildi. Tıpkı Nalıncı Baba hikayesinde olduğu gibi. Ruhları şad olsun.