Bir önceki yazımız "kadın Hakk'ın nurudur" sözüyle bitiyordu. Bu kadın cinsi için geçerlidir. Kadının da erkeğin de birey olarak iyisi de var kötüsü de. İsmail Hakkı Bursevi'nin (1653-1725) Tamamü'l-Feyz kitabından, onun eşi hakkındaki şikayetlerini ve bu şikayetler karşısında hocası / şeyhi Osman Fazlı'nın verdiği cevapları göreceğiz.
Bursevi Osman Fazlı'nın en has öğrencisidir. Onun yanında eğitimini tamamladıktan sonar, şeyhi kendisini bugün Makedonya'nın başkenti olan Üsküp şehrine halife olarak, yani Celvetilik yolunda irşatta bulunmak üzere gönderdi. Üsküp'te şeyhlikle birlikte vaizlik ve müderrislik yapmaya başladı.
Orada bir Uşşaki şeyhinin kızıyla evlendi, 24 yaşındadır. Bu ilk eşinin Bursevi'ye gerek on yıl süren Üsküp, Köprülü ve Ustrumca'daki hayatı sırasında, gerekse Bursa'ya yerleştikten sonra çok sıkıntı verdiği anlaşılmaktadır. Şimdi adı geçen kitabından bu konudaki şikayetlerini görelim.
SABIR TAVSIYESİ
Bursevi Üsküp'te 6 yıl kaldıktan sonra görevi Köprülü'ye (Veles) nakledilir, fakat eşi Üsküp'ten ayrılmaya bir türlü razı olmaz. Şöyle yazıyor: "Bu cihanda kendim için aile ile imtihan olmaktan daha zor bir şey görmedim. Onlarla imtihan olmak bana diğer sıkıntıları unutturdu. Ağlayacaklar bu sıkıntıya ağlasın. Bu o kadar büyük bir sıkıntıdır ki, ona ancak velayet ehli katlanabilir."
Bursa'da görev yapması söz konusu olunca Osman Fazlı'ya şunları yazar: "Benim hakkımda söylenecek bir söz yok. Bana ancak teslim olmak düşer. Esas söz ev halkı (eşi) hakkındadır. Çünkü o hep şikayet halinde, Üsküp'ten başka yer istemiyor."
Sonunda güçlükle de olsa Bursa'ya gelirler. Sıkıntılar burada da devam eder. Bursevi'in karısının inatçılığından şikayeti üzerine Osman Fazlı "Allah seni sabra ve tahammüle sevk ediyor" diyecektir. Başka bir ifadesi: Hz. Şeyhe "Benim için hanımdan ve onun kötü ahlakından başka bir ibtila (sıkıntı) kalmadı. Ben hanım ile ibtiladan kurtulmak istemiyorum. Çünkü bu terbiye babındadır" dedim. O da "Evet, sabret çünkü sabır kurtuluşun anahtarıdır" buyurdu.
GENE SABIR
Bursevi Bursa'ya yerleşmiştir. Bir İstanbul ziyaretinde şeyhiyle uzun uzun konuşurken söz sırası ev halkına gelince şöyle der: "Eşimden şikayetim her yönden ve büyük. Ben ancak size şikayet ediyorum, başkasına değil" dedim. Bunun üzerine "Az sabret, Allah bir çıkış kapısı verir" dedi ve şu ayeti okudu: "Eşlerinizle iyi geçinin. Onlardan hoşlanmayabilirsiniz, fakat şunu bilin ki sizin hoşlanmadığınız bazı şeylerde Allah birçok hayır takdir etmiş olabilir." (Nisa, 19). Sonra şeyhim şöyle dedi: "Allah senin için hayrı murad etmiştir. Bu sıkıntı kalksa başka sıkıntı gelir."
Bursevi'nin eşi hakkında fazlaca şikayet ettiği anlaşılıyor. Bir keresinde dokundurma olarak şeyhinin şöyle dediğini yazar: "Sabret, şimdi sabır zamanıdır. Allah bu imtihanı kaldırınca, sabretmediğin için üzüleceğin zaman gelecek."
Bu ilk eşin ne zaman vefat ettiği bilinmiyor. İ. H. Bursevi büyük ihtimalle ilk eşinin ölümüne kadar başka bir evlilik yapmadı. Şeyhi Osman Fazlı'nın vefatından 20 yıl sonra, onun kızı Hanife hanımla, onun vefatından 2 yıl sonra da Ayşe hanımla evlenecektir.