Vahit Erdem uzun süren yüksek bürokratlık döneminde ve 9 yıla yakın Türkiye'nin NATO temsilcisi parlamenter olarak görev icabı dünyanın pek çok ülkesini dolaşmıştır. Bu seyahatlerinde şahit olduğu bazı olayları Devlette 45 Yıl (Boğaziçi yayını, 2021) adlı hatıra kitabında anlatır. Onlardan 3 örnek:
PAKİSTAN'DA
"Pakistan Karaçi Havaalanı ayrı bir alemdi. Bagaj alma mahallinde, valiz taşımk için yarışan bir kalabalıkla karşılaşmıştık. Benim valizimi kapan gencin arkasından zor yetiştim. Valizimi taksiye yerleştirdi. Benim Türk olduğumu anlayınca, üç beş kuruş için mücadele ederek valizimi kapan çocuk, bu sefer para almamak için direndi. İkna için zorlandım ve eline para tutuşturabildim. Kiraladığım taksi de aynı şekilde davrandı. Karaçi'de kaldığım sürede beni gezdirecekti. İki gün sonra havaalanına getirdi ve para almam diyerek direndi. Bu ne büyük Türkiye sevgisiydi! Bu sevgi nereden kaynaklanıyordu üzerinde epey düşündüm. Bu ülkeler Türkiye'yi tarihi sebeplerle olacak, çok büyüye önemli görüyorlardı, ancak Türkiye'yi yönetenlerin çoğu maalesef tarih bilmemekten bunun farkında değillerdi." (s. 134)
AFGANİSTAN'DA
O tarihlerde (1980) Hikmet Çetin NATO'nun Afganistan'da sivil temsilcisi idi. Hikmet Bey Kabil'de yabancıların sokağa çıkmasının mümkün olmadığını ancak Türk olduğun bilinirse sevgi ve ikramla karşıladıklarını, bir Türk'le sohbet için can attıklarını söylemişti. Beni Kabil'in en önemli caddesi Chicken Street'de yürümeye götürmüştü. Yol boyunca başta Özbek Türkleri ve diğer gruplardan esnaflar olmak üzere bize sevgi gösterisi yapıldı. Dükkanlarına çay içmeye davet ettiler, hediyeler vermek için ısrarla bizi zorladılar. Hatta bir halı mağazası da benim ismim yazılı küçük ebatta halı dokutmuştu. Bu caddelerde yürüyüşümüz büyük ilgi uyandırmıştı. Güvenlik çok sıkıntılıydı. NATO üyeleri ve diğer yabancı yetkililer duyunca hayret içinde kalmışlardı. Çünkü kendilerinin böyle serbest dolaşabilmeleri neredeyse mümkün değildi (s.336).
BOSNA HERSEK ZİYARETİ
Bosna-Hersek'te Türkiye, ABD ve bazı ülkelerin askeri birlikleri bulunmaktaydı. Bu seyahat vesilesiyle, Türk Büyükelçiliği aracılığıyla Türk Birliği'ni ziyaret ettik. Saraybosna'ya 70-80 km. uzaklıktaki Türk Birliği'ni, ziyarette birlik komutanı Tümgeneral faaliyetlerini anlatırken, her ay bir gün, tahsis edilen büyük bir tiyatroda halk günü yaptıklarından, halkla askerlerin kaynaştığından ve ikramlar yapıldığından bahsetmişti. Bu etkinliğin halkta çok müsbet tesir bıraktığını ve Türk askeri birliğinin varlığından bölge halkının çok mutlu olduğunu ifade etmişti.
Türk birliğinin bu etkinliğini duyan Amerikan askeri birlik komutanı, Türk komutanı ziyaret ederek bilgi almış ve tiyatroyu nasıl kiraladıklarını öğrenmiş. Tiyatro o bölgenin belediyesine aitmiş. ABD komutanı belediye başkanına gitmiş ve halk günü yapmak istediklerini ve tiyatro binasını kullanma şartlarını sormuş. Belediye başkanı da bir gün kullanım için 20 bin dolar gibi bir rakam söylemiş. Komutan ücreti çok yüksek bulmuş olacak ki, şaşırmış ve "Peki Türkler bu ücreti ödüyorlar mı?" diye sormuş. Belediye Başkanı'nın cevabı muhteşem, demiş ki: "Türkler bu bedeli fazlasıyla beş yüz yıl önce ödediler" Amerikalı komutan bu cevaba çok şaşırmış. Biz de bu cevabı duyunca duygulanmıştık (s. 395)
NOT: Geçen yazıda sehven Vahit Bey için DPT Müsteşarı demişim. Doğrusu DPT Sektörler Daire Başkanı olacak.