Aşağıdaki olayı gazeteler "600 bin liralık yanlış" başlığı ile verdiler:
Emre Akçeşme Kırıkkale'de yaşayan bir vatandaşımızdır. Borcundan dolayı aracını satmıştır. Bu paradan bir miktarını çekmek için bankamatiğe gider.
Bir de bakar ki hesabında 600 bin liradan fazla para vardır. Önce şaşırır, 'acaba yanlış mı görüyorum' diye düşünür. Kartını çıkarıp tekrar hesabına girer. Evet doğrudur.
Hesabına tanımadığı biri tarafından tam 600 bin lira yatırılmıştır.
Bu yüklü parayı görünce önce bir şok yaşar. Hesabına bir yerlerden 600 bin lira gelmiştir. Aslında kendisinin paraya ihtiyacı vardır. Hemen oracıkta bir nefis muhasebesi yapar, "hayır" der, "bana ait olmayan bir paraya el süremem" diye karar verir. Banka ile ile iletişime geçer ve sonunda para asıl sahibine iade edilir.
Emre Akçeşme'nin sözleri tam da bizim millet olarak büyük çoğunlukla mayamızda taşıdığımız bir özelliği dile getirir.
NEFİS MUHASEBESİ
Şöyle anlatır: "Borcum vardı aracımı sattım. Parayı bankaya yatırdım. Borçlarımı dağıtmak için bankamatiğe gittim.
Hesabıma baktım büyük bir rakamla karşılaştım, 600 bin liradan fazlaydı.
Şaşırdım tabii, kartı çıkarıp tekrar hesaba girdim. Dikkatle baktım, evet para 600 bin lira. Orada nefsimle bir 10 saniye savaştım.
Eğer nefsime yenik düşseydim para benimdi. Ama hayır, bize büyüklerimiz yalandan, dolandan, haramdan uzak durmayı öğrettiği için ben nefsime yenik düşmedim.
Çok şükür! Bankayı arayıp bana ait olmayan parayı geri verdim. Yaptığım işten dolayı mutlu ve gururluyum."
Akçeşme'nin yaşadığı o kısa tereddüt anına rağmen, konuyu o kadar da büyütmediği anlaşılıyor. "Herkesin yapması gereken bir olay olduğunu düşünüyorum" diyor. Para karşısında yenilmemiş olmanın bir sırrını da açıklıyor: "Biz her gün işe giderken ailemizle helalleşip gittiğimiz için bize sorun olmadı bu olay."
MADALYONUN İKİ YÜZÜ
Gazetelerde özellikle televizyonlarda sürekli olarak olumsuz ve ümit kırıcı haberlerle karşılaşırız. Cinayetleri, sudan sebeplerle çıkan kanlı kavgaları bir tarafa bırakıyorum. Mali suçlar olarak hırsızlık, dolandırıcılık, gasp gibi olaylar sanki diz boyu görülüyor. Bütün bu fenalıklara rağmen milletimiz hala nasıl ayakta duruyor diye düşünenlerimiz çoktur.
Gerçekten kötü davranışların bir hayli arttığını görmezden gelemeyiz.
Ama madalyonun bir de öteki yüzü var. Türk toplumunun dip dalgaları hala sağlamdır. Büyük çoğunlukla haramhelal anlayışının etkili olduğunu düşünüyorum.
Evet, ahlak erozyonu gittikçe artıyor.
Lakin alttan alta işleyen bir sağlam damar da vardır.
HARAM LOKMA
Son zamanlarda sık sık taksiye binmem icap etti. Genellikle taksi şoförlerine hal hatır sorarım. Taksi sahibinin şoföre ödediği ücretin çeşitli şekilleri varmış. Son konuştuğum şoför günlük kazancın % 25'ini alıyormuş. 500 lira kazanmışsa 125 lirası şoföre kalıyor.
"Demek patron sana güveniyor" dedim.
"Evet birbirimize itimadımız vardır.
Hamdolsun ben de yanlışlık yapmıyorum.
Boğazımdan haram lokma geçirmem" dedi. Kendisini tebrik ettim. Şoför ilave etmekten kendini alamadı: "Ama ne yazık ki bu piyasada yanlış iş yapanlar vardır."