Bu köşede haftada bir gün daha çok kültür konuları yazarım. 6 Şubat günü vuku bulan büyük deprem felaketi sebebiyle 6 deprem yazım çıktı.
Bugün sonuncusunu yazıyorum. Bu 6 yazıda özetle şunlardan bahsettim. Önce Zilzal (deprem) Suresinin Güncel Yorumu'nu yaptım ve inşaat sorumlularına şöyle seslendim: Bina yaptın, demiri, çimentoyu niçin ölçüsüne göre kullanmadın?
İnşaat yönetmeliklerini neden uygulamadın?
Ey kontrol mühendisi, ey müteahhit, ey usta, kalfa, Belediyelerin yetkili kurulları, teknik elemanları, siz neden işlerinizi düzgün yapmadınız, diye sordum.
Başka suçlu aramayın, suç hepinizindir.
Ahlaksızsınız! Pek çoğunuz hırsının, aşırı ihtirasının, daha çok kazanma isteğinin esiri olmuşsunuz. Din kurallarının sadece şekliyle ilgilisiniz, diye yazdım.
"Deprem, Sağduyu ve Dua" başlığı altında; insanlarımızı eşya ve para yardımı yapmaya, evini depremzedelere açmaya, dedikodulara inanmamaya ve dua etmeye çağırdım. "Deprem Düşünceleri" yazısında on binlerce insanın evsiz barksız, malsız, mülksüz kaldığını, kış soğuğunda, yağış altında şaşkın vaziyette beklediğini; ama aynı anda arama ekipleri enkaz altından sevimli bir kız çocuğunu kurtarınca; ortalığı bir sevinç, bir mutluluk, bir alkış kapladığını yazdım.
BÖLGEDEN İZLENİMLER
Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığı'nın depreme maruz kalan her bir ilimize 60 adet din görevlisi gönderdiğini öğrendim.
Camimizin imamı gönüllü olarak bu fasıldan Kahramanmaraş'a gitmiş. İşi cenaze kefenlemek, namazını kıldırmak, Kur'an okumak, insanları teselli etmek. Orada 5 gün kalıp döndükten sonra kendisiyle konuştum. Hocamız iyi bir din görevlisidir.
O kadar güzel şeyler anlattı ki, bunları da yazı konusu yaptım ve arka arkaya 3 gün boyunca yayımladım.
Anlattıklarına göre Maraş'ta, ikinci günden itibaren hizmet ettiği bölgede soğuk dışında sıkıntılı bir durum yoktur.
İlk günlerdeki aksaklıklar, kısa zamanda giderilmiştir. İstemediğin kadar, erzak ve çeşitli ihtiyaç malzemesi bulunmaktadır.
Depremzede insanlarımızda büyük bir şaşkınlık olmakla beraber, çoğu son derece metanetli, inançlı ve soğukkanlıdır.
YANLIŞ TELKİNLER
Yazılarımda günlük politikaya girmemeye dikkat ederim. Fakat gönüllü giden hocamızın gördükleriyle taban tabana zıt öyle haberler çıkıyor ki şaşırmamak mümkün değil. Ben bizim hocanın söylediklerinin doğru olduğundan şüphe etmem.
ODA TV'de bir video, cerbezeli bir vatandaş konuşuyor: "Adıyaman'a 3 gün kimse gelmedi, cenazeleri kendimiz gömdük.
Vali 3 gün sonra gülerek kahkaha atarak geldi. Bu hükümet böyle, milletin başına büyük felaketler geliyor, sel oluyor, deprem oluyor. Beş tane milletvekilimiz gelmiş kahkaha atıyorlar, gülüyorlar.
Adıyaman'a en büyük kötülüğü Tayyip Erdoğan yaptı, adam bizi mahvetti."
DEVLETE GÜVENMEYENLER
Çok iyi meziyetlere sahip, idealist, ahlaklı insanlar tanıyorum; bunlar arasında şöyle düşünenler var: Ben ülkemi, insanlarımızı çok seviyorum. Deprem dolayısıyla yardım edeceğim, fakat Devlete, Devletin hiçbir kurumuna güvenmiyorum. Zaten devlete kimse yardım etmiyor, çünkü daha önce yapılan bu tür yardım paralarını gaspettiler. Eskiden Kızılay çadırı görünce gurur duyardım, şimdi Kızılay'a güvenmiyorum. Devletin, neden Haluk Levent'e güveniliyor diye kendisini sorgulaması lazım. AHBAB'ın hesabına elkoyma hesapları yapılıyormuş. Şu anda Hatay'da hastanelerde devlet yok. Devlet dış temsilciliklere ilan vermiş, yardımlar Kızılay, AFAD ve Diyanet'e verilsin diye.
Diyanet'in bu işlerle ne alakası olabilir?
SAĞDUYUYA DAVET
İnsanlarımız gerçekten keskin uçlara savrulmuş durumda. Siyasi görüşler bu kadar keskinleşmese iyi olur. Bu iktidar zorla değil seçimle geldi, vakti dolunca gene seçimle gidecek. Devlete ve kurumlarına güvensizlik hayra alamet değil.
Elbette birçok hatalar vardır. Hala yardım ulaşmamış kırsal kesimler olabilir. Ama bu kadar karşıtlık ve zıtlaşma fazladır.
Resmi kurumlara ve STK'lara para ve eşya yardımları çığ gibi. Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı sosyal hizmetler konusunda önemli bir birikim ve tecrübeye sahiptir. Bütün dünyada kurban, yemek ve hac organizasyonları düzenler. Bunu 2020 başındaki Umre ziyaretim sırasında yakinen gördüm. Daha sakin düşünmeye ve sağduyuya ihtiyacımız var.