Pozitivizmin, materyalizmin, hazzın, hızın anaforunda bunalan insanlığın önüne bir takım kolaycı ve sahte mistik cereyanların çıktığı bir gerçektir. Arayış içinde olan, bir manevi sığınak peşinde koşan çağımız insanları, kendi kültürü ve medeniyeti ile barışık olmadığı için kurtuluşu bir takım moda cereyanlarda aramaktadır. Bir yerde ihtiyaç varsa onu karşılayacak imkanların boy göstermesi doğaldır. Cem Sancar NasReddin romanında, iyi bildiği bu tür çevreleri bütün çıplaklığı ile ortaya koyar, şöyle anlatır:
"New Age gurusu Osho ya da Bhagwan denilen eleman, kısa metinler yazdığı Zen Tarot kartları icat etmişti. Oyun ve fal ile teolojisini daha kolay zerk edeceğini bilmiş, uyanıkspor biriydi. Hindistan'da felsefe okumuş, Batı düşüncesine, Marksist metinlere, Hint-İslam eklektizmine dalmış; o diyarın güçlü bilgeleriyle takılmış, Buda'ya, semavi dinlerin nefs terbiyesine yani benlik teorilerine bakmış, oralardan kadim Doğu hikmetini çalmış ve deizmle tahrif etmişti. Ardından kendini guru ilan edip nefsi emmaresine, şehvetlerine, hırslarına yenilip kurnazlık yoluna sapmış, 'Bütün dinlerin üstündeyim!' diyen her kibir abidesi gibi çıkar ve konfor peşine düşüp birbirinin eşi elli Rolls-Royce ile filan gezmişti. Harem sahibi revizyonist bir pagan, seküler bir din söylevcisi, ruhi boşlukların, manevi krizlerin dibindeki İslamofobik Batılı gençleri dolandıran biriydi..."
YENİ ÇAĞ DİNLERİ
Sancar anlatmaya devam eder:
"Bu ibretlik modern öykülerde isimler değişse de öykü değişmiyordu, hep böyleydi şu Yeni Çağ Dinleri denen safsatalar. İlahi akışın ahlaki fikrine muttali olmayan, ahlaki erdemlerden uzak duran her malumatfuruş, safı zeka her bilgi küpü kendi arzularının tatmininden yana oluyordu. Bilgelik yoluna değil, estek köstek yoluna giriyordu. İlahi bilginin özüne değil tekniğine muttali olan, insan ruhunun gizemlerine aşina olan niyeti bozuk kişi, insanları kolayca kullanabileceğini görüyor, ruhunu doyurmaya çalışanları suiistimal ediyordu.
"Oyunbaz ışıltılar, cezbedici laflar ve özgür aşk vitrinleriyle mutsuzları kandıran bu sahte peygamberler, şeytani işler caddesine saparak kendilerini bir tür tanrı ilan ediyorlardı.
"Osho, 'İnsan-ı Kamil'e, tamamlanmış insana giden gelişim mertebelerini tasvir eden tasavvuftan apardığı bilgilerle 'Bütün İnsan' diye bir şey uydurmuştu. Bütün İnsan! Bunun da kendisinin icadı olduğunu söyleyecek kadar pervasızdı. Acelesi olan ve özet bilgilerle erdeme erişme peşindeki modem insana hitap ediyordu. Fikriyatının aslı astarı, İslam düşünürlerinden yaptığı kopyala-yapıştır faaliyetiydi..."
DARVİN VE MARX
Yazarımızın bir başka değerlendirmesi:
"Darwin'in ırkçı determinizminin ve pozitivist bilim kilisesinin nobran kibrinin Avrupa'da hangi faşizmlere, hangi katliamlara, nelere mal olduğu görülmüştü. Marx'm seçkin despotizmi, sadist devlet kapitalizmleri yaratarak ve de manevi zelzelelerle yıkılmıştı. Fakat kendi köhne dünyalarına kapanmış olan aydınlar; Adorno'nun Minima Moralia'sında yaşlılık üstüne söylediği şeyin, 'Beni burada unutup gittiler!' sözünün modern çağın final cümlesi olduğunun farkında değillerdi..." (Devam edecek)