Mehmet Demirci

Bektaşilik ve Arnavutluk

Mehmet Demirci Tasavvuf kurumlarına tarikat denir. İslam dünyasında çok sayıda tarikat vardır. Bunlardan üç tanesi Anadolu kökenlidir. Mevlevilik, Bayramilik ve Bektaşilik. Yani Bektaşilik bir Türk tarikatıdır. Dualarında, ayin ve gülbanglerinde kullanılan dil Türkçedir.
Yeniçeri askeriyle Bektaşilik arasında bir bağ vardır. Yeniçeriliğin Bektaşi tarikatinden beslendiği kabul edilir. Bu durum Osmanlı döneminde Bektaşiliğe bir imtiyaz kazandırmıştır. Ama II. Mahmut Yeniçeri ordusunu kaldırınca Bektaşi tekkelerini de kapatması, bu kuruma çok zarar verdi.
Bektaşilik birdenbire "Yasaklı tarikat" durumuna düştü. Asırlarca hizmet ettikleri devlet tarafından sakıncalı kılınmaları büyük sıkıntılara yol açtı.
Bektaşilik, tasavvufi bir tarikat olarak Anadolu, Balkanlar ve Mısır'da yaygındı. Osmanlı döneminde Bektaşi tekkeleri, devletin çeşitli kademelerinde aktif rol oynamış ve bu süreçte devlet ve toplumla iç içe geçmiştir. Ancak modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve sonrasındaki laiklik politikalarıyla birlikte, bu yapılar resmi destekten yoksun kalmış ve başka tasavvuf kurumları gibi seviye kaybetmişlerdir.
BEKTAŞİLİK'İN YAKIN TARİHİ
1920'de TBMM açılınca Meclis Başkan vekillerinden biri Hacı Bektaş Dergahı şeyhi idi. Ne ki 1925 yılında öteki tekkelerle birlikte Bektaşi dergahları da kapatıldı. O dönemde Hacıbektaş Dergahı'nın başında bulunan Salih Niyazi Dedebaba (ö. 1941) bir müddet söz konusu yasağın kaldırılabileceği ya da en azından gevşetilebileceği umuduyla Ankara'da bekledi. Herhangi bir olumlu işaret alamayınca memleketi olan Arnavutluk'a giderek orada dönemin devlet başkanı Ahmed Zogu'nun desteğini alarak Tiran'ı Bektaşiliğin yeni merkezi haline getirdi. Artık Bektaşilik denilince Anadolu değil, Arnavutluk hatıra gelecekti.
Tito döneminde komünist idare Bektaşiliğin Arnavutluk'taki işleyiş tarzını bozdu. Tabiat boşluk olmaz, neticede o dönemde Mısır'daki dergahın başında bulunan Ahmed Sırrı Baba (ö. 1963) "dünya Bektaşilerinin lideri" seçildi. Onun vefatı sonrasında ise herhangi bir seçim yapılmadı. Dolayısıyla asırlarca aynı usulle liderini belirleyen ve bunu tarikat kanunu kabul eden Bektaşiliğin şu anda bir lideri yoktur.
VATİKAN'A ÖZENME
Arnavutluk başbakanı Edi Rama son Birleşmiş Milletler toplantısında, Tiran'da Vatikan Tipi bir Bektaşi Devleti kurulacağını söyledi. Başına da Edmond Brahimaj (Baba Mondi) getirilecekmiş. Bu şahsın pozisyonu tartışmaya açıktır. Bütün Bektaşi çevrelerince kabul gören bir seçimle sahip olduğu bir manevi otoritesi mevcut değildir. Dünya Bektaşilerini temsil etme durumu da söz konusu olamaz.
Böyle bir hareket her şeyden önce Türkiye'nin Balkanlar'daki Alevi-Bektaşi toplulukları üzerindeki etkisini sınırlandırma amacı taşıyan bir projedir.
Balkan coğrafyası birçok bakımdan ihtilaf ve anlaşmazlıklarla dolu bir bölgedir. Günümüzde Vahhabi-Selefi cereyan Balkanlarda para gücüyle önemli mevkiler elde etmiştir. Onların katı ve sert görüşleri ile Bektaşilik'in toleranslı anlayışı daha çok kavga ve anlaşmazlığa yol açabilir. Böylece Müslüman nüfus arasında bölünmeler görülebilir.
Vatikan'ı örnek almak basit bir özentidir. Vatikan'ın arkasında dünyadaki Hristiyan nüfusun yarısı yer alır. Bu da bir milyardan fazla Katolik nüfusa tekabül eder. Arnavut Bektaşileri bunun yanında bir avuç kalır.
2 Netice itibariyle Bektaşilik; İslam kültürü dahilinde ortaya çıkan, İslam'ın güzel ahlak idealini "eline, diline, beline" formülüyle hayata geçirmek için faaliyet gösteren Müslümanlar yetiştirmeyi gaye edinen bir tarikattır. Onu Müslümanları bölmeye matuf "gizli hedefler"in oyuncağı haline getirmeye çalışanlara ilgili mercilerce gerekli uyarıları yapılması kaçınılmazdır.
*
Bektaşilik, tasavvufi bir tarikat olarak Anadolu, Balkanlar ve Mısır'da yaygındı. Osmanlı döneminde Bektaşi tekkeleri, devletin çeşitli kademelerinde aktif rol oynamış ve bu süreçte devlet ve toplumla iç içe geçmiştir. Ancak modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve sonrasındaki laiklik politikalarıyla birlikte, bu yapılar resmi destekten yoksun kalmış ve başka tasavvuf kurumları gibi seviye kaybetmişlerdir.
Türkiye'nin Balkanlar'daki Alevi-Bektaşi toplulukları üzerindeki etkisini sınırlandırma amacı taşıyan bir proje olarak değerlendirilmektedir. çünkü Reşat Bardi Halifebaba'dan sonra kimsenin halifelik erkanı görmemiş olduğunu, Bektaşi geleneğine göre dedebabanın Türkiye sınırları içinde ikamet etmesi gerektiğini ve bu sistemin Türkiye'de hala kesintisiz bir şekilde devam ettiğini açıklamıştır.
Bektaşilik, çoğunlukla İslamiçi bir tarikat yapılanması olmasının yanında bazı yönleriyle Sünni yorumla farklılıklar taşımaktadır. Farklılıklardan çatışma çıkarmak çoğu zaman Batı için en kolay hegemonya yoludur. Bu yüzden bu farklılıkları derinleştirmek, İslamiçi fraksiyonlar arasında rekabeti artıracağı, bölgesel ve dinsel çatışmaları derinleştireceği Bektaşi geleneğinde var olan mistisizm, kadın-erkek eşitliği, dini pratiklerde esneklik gibi konular Batı'nın liberal değerlerine yakın olduğu için Batılılar tarafından cazip görülmektedir. Rama da zaten bu yönüyle Bektaşiliğin özgünlüğünü dile getirmiştir. Bir anlamda Batı'nın sözde radikal İslam'a karşı yürüttüğü savaşın bir parçası olarak devlet fikri Batılılara cazip görünmektedir.
Arnavutluk gibi hassas bölgelerde bağımsız bir Bektaşi Devleti'nin kurulması, bölgedeki güvenliği kontrol altına almak ve gerektiğinde bozmak için bu işin mimarlarına stratejik bir fırsat sunacaktır.
Özellikle Balkanlarda son dönemde artan Selefi etki, bütün Balkanların güvenlik stratejilerine yönelik bir risk olarak algılanmaktadır. Hanefi/Maturidi gelenek ise bu tehdidi engellemenin esas öznesidir. Bu bağlamda, öncelikle Selefilik/Vehhabilikten kaçarken geleneksel Sünni İslam'ın bölgedeki etkisini zayıflatmak, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibi olacaktır.
Sünni İslam'ın bölgesel etkisinin dengelenmesi ve Türkiye'nin Balkanlar'daki nüfuzunun sınırlanması gibi amaçlar yatmaktadır. Bu süreçte, Balkan İslam'ı ve Bektaşiliğin "yeni bir din" olarak meşrulaştırılması projesi
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.