Üçüncü hafta, konu yine Covid 19.
Hayatımızda köklü değişiklere neden oluyor. Evlerdeyiz ve bir sürü özlediğimiz şey var. Hepimiz dışarıya çıkmayı özledik. Eskisi gibi virüsü, onu bunu düşünmeden kendimizi sokağa atmak istiyoruz. Virüs sayesinde öğrendik ki bu bize büyük bir lütufmuş ve farkında değilmişiz.
Sokaklarda başı boş dolaşmayı, iki arkadaşla oturup kahve içmeyi, havadan sudan kahkahalarla konuşmayı özledik.
Birbirimize sarılmayı, sevgiyle kucaklaşmayı özledik. Mağazaları gezmeyi, otobüse, metroya, vapura binmeyi özledik. Hiçbir yere zamanında gelemeyip sizi ağaç yapan arkadaşı özledik.
300 kişinin oturduğu sandalyeye oturup, içinde ne olduğunu bilmediğimiz şeyi yiyip bir de üstüne dünya para vermeyi özledik. Ayakkabı giymeyi özledik yaa..
Birisinin bize "Hey bu akşam n'apıyorsunuz" demesini özledim. İşyerimizi özledik.
Parka gitmeyi, Sahil kenarında yürümeyi özledik. Kim bilir sizler de neler neler özlediniz.
Tüm bunları özlediyseniz, için içinize sığmıyor, iki hava almak için dışarı çıkma ile evde kalma arasında gidip geliyonsanız, size tek bir önerim var. Aklınıza şunu getirin. Aslında şu an evde kalabildiğiniz için ne kadar şanlısınız. Düşünün, kalacağınız bir yer, bir yuva var. Bu şansı, bu özlemleri gerekçe yaparak elinizle itmek ister misiniz? Evde kalabilmek en büyük lüksünüz ve dışarı çıktığınızda inanın en çok bunu özleyeceksiniz.
BÜYÜK İŞKENCEYMİŞ
Biz ailece 12 Mart'tan beri evdeyiz.
Aşırı sosyal ve neredeyse eve uyumadan uyumaya giden biri olarak, şu virüs sayesinde neyi fark ettim biliyor musunuz?
Kendimize ne büyük işkence yaptığımızı.
Evet, işkence. Ne o hergün işe gitmek, 8 saat yeri geldiğinde 19 saat harıl harıl çalışma. Mağazalara git kıyafet al, markete git onu bunu al, saçma sapan bir yoğunluk. İşte hayatı ıskalamak bu değildir de nedir? Evimi özlemişim ya.
Gerçekten. Tadını doyasıya çıkarıyorum.
Evdeyken, fütüristlerin yani gelecek uzmanlarının, Covid 19 sonrası sosyal yaşam öngörülerine ara ara bakıyorum.
Hepsinin söylediğinin ortak bir noktası var. Artık insanlar daha duyarlı ve daha hassas olacak. Her şey de buna göre şekillenecek. Yani doğaya karşı daha hassas, ailemize karşı daha hassas, işimize, kedi köpeğimize, aklınıza ne gelirse daha hassas olacağız. Hassas derken sakin ve durgun, olumlu ve ılımlı yaklaşabileceğimiz gibi tersi bir durum da söz konusu elbette.
TEMKİNLİ OLACAĞIZ
İstanbul merkezli araştırma ve stratejik danışmanlık kuruluşu ThinkAloud Research'ün bir analizi var. Üç büyük şehrimiz İstanbul, Ankara ve İzmir'de 18-61 yaş aralığında bin 132 kişi ile yapılan görüşme sonucu ortaya çıkan bir analiz.
Araştırma konusu şu. Covid 19 sonrası sosyal yaşam nasıl olacak? Salgın geçtikten sonraki üç ay içinde araştırmaya katılanlar hangi konularda daha temkinli olacaklarını şöyle açıklamış. Kalabalık ortamda bulunmak, hastaneye gitmek, yurt dışı seyahati, toplu taşıma, kafe ve restorana gitmek. Yani salgından sonra bir çoğumuz bunları yaparken iki belki de üç kez düşüneceğiz.
HAYAT SADELEŞECEK
Araştırmaya katılanların yüzde 70'i virüs tehdidinin 3 ay içinde ortadan kalkacağına ve sonrasındaki 6 ayda da hayatın "yeni" bir rutin içinde süreceğine inanıyor.
Fütüristlerin "Yeni Normal" dediği durum yani. Daha iyi bir anlatımla hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Sosyal yaşam daha kontrollü olacak. Araştırmaya göre hayat daha sadeleşecek, farkındalık artacak, sevdiklerimize, sağlığımıza daha önem vereceğiz. Çekirdek aile konforu odak noktamız olacak. Doğa ile daha barışık olacağız. Onu artık daha fazla kızdırmayacağız, kızdırana izin vermeyeceğiz.
Ben fütürist değilim. Ama şunu da biliyoru. Kaçacak, kaçabilecek bir yerimiz yok. Evde kalma şansını kullanın, aksi halde ne olacağını biliyorsunuz.