Tam 98 yıl önce bize bağımsızlığımızı kazandıran Büyük Taaruz, zaferle sonuçlandı. Herşeyden önce tüm şehit ve gazilerimizi, Başkumandan Atatürk'ümüzü minnet ve şükranla anıyoruz.
İşte bu gün o gurur gününün yıldönümü, Zafer Bayramı hepimize kutlu olsun. Atatürk'ün 30 Ağustos 1924'te Dumlupınar Çal Köyü yakınlarında Zafer Bayramı'nın yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşma çok önemlidir. Milli mücadelenin hangi milli amaçlar için yapıldığını açıkladığı konuşmadır o.
Gazi Mustafa Kemal "Zafer"i, "Bu eser Türk Milleti'nin hürriyet ve istiklal fikrinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan mesut ve bahtiyarım" diye tanımlar.
Bugün varsak o zafer sayesinde varız.
30 Ağustos Zaferi, bu milletin esaret altına alınamayacağının tapusudur.
Minnettarız.
Hayat ne oldu sana?
Ne oldu da böyle olduk. Gündeme bakıyorum, haberleri okuyorum.
İçim daralıyor. Alın size son iki günün bazı başlıkları:
Minibüste yaşlıların maske kavgasında yumruklar konuştu.
Sokak ortasında kuyumcuyu gasp ettiler.
Atı kamyonete bağlayarak koşturdular.
Tarihi eseri otel bahçesine süs diye koymuşlar.
Özel güvenlik görevlisi, babasını bıçaklayarak öldürdü.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: Salgın kontrolden çıktı.
Gençlergücü Spor Kulübü Başkanı Naim Kamuran Balkan, Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
Otomobilin camından çıkıp 'taş, kağıt, makas' oynadılar.
İstanbul'da fabrikada patlama...
Kars'ı sinek bastı.
Hani bir tane içimizi ferahlatan haber yok. Karadeniz'de bulduğumuz gazı bile kursağımıza dizenler oldu. Hayatı kendimize zehir etmekte üstümüze yok. Sakinleşmemiz, biraz nefes almamız gerekiyor.
TRAFİK İSKENCESİ
Bunca iç karartan haberlere karşı benim sessiz kalmamı beklemeyin. Bir örnek de ben size vereyim. İzmirliler olarak 15 dakikada bir yere gitme lüksümüzü kaybedeli yıllar oldu. İstanbul'u terk etme nedenlerinin başında gelen trafik işkencesi artık bizi sardı sarmaladı. Pandemi nedeniyle özel araç kullanımı artınca iş içler acısı hal aldı. Zamanımızın önemli bölümünü trafikte geçiriyoruz. Dünya kentleri hem bu soruna hem de benzer niteliktekilere bir nebze olsa da çözüm için farklı mesai saatleri uyguluyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuyu gündeme getirdi. Bu sistemi biz de uygulayalım diyerek çağrı yaptı. Önümüz kış, bu işkence daha da artacak. Farklı mesai saatleri, alternatif ulaşım modelleri, yeni yollar, kent kültürü.. Bu işkenceyi ortadan kaldırmak için bunlar gibi nice şeylere ihtiyacımız var. 5 yıl sonra nüfusumuz 5.5 milyona ulaşacak. Durum daha da işin içinden çıkılmaz olacak. Bu da benim size kara haberim olsun. Çünkü, bu sorunun çözüleceğine benim inancım yok.