Memleketimin insanı kadar çabuk gaza gelen yoktur.
Gir bir kahvehaneye...
"Toplanın millet kavgaya gidiyoruz. Bizim İsmet'i pataklamışlar" de, hepsi bardağındaki çayı fondip yapıp düşer yola.
"Ulan bizim İsmet kim? 'Kimin tavuğuna kışt' demiş. Haklı mı haksız mı" sorgulamaz.
O mahallede 100 adam olsun bizimkiler 10 kişi efelenir...
Peki memleketimin geneli böyle de Ege insanı farklı mı?
Ne farkı...
Biz efelenmenin kitabını yazarız...
Hatta, bizim tarafın "kahramanı" yalanlasa da iki gün önce "Rus kaynaklara" göre yazdık.
Efendim, pazar günü maaile Ege Denizi'nde savaşa giriyorduk!
Yahu ortada koskoca bir Ege Ordu Komutanlığı varken, bizim Egeli balıkçı Muzaffer'in gırgır teknesi, Rus gemisi ile savaş başlatıyordu iyi mi!
Balıkçı Muzaffer, eline almış kılıç balığının kılıcını, "O Vladimir buraya gelecek" demiş ve denizi yardıra yardıra ilerlemiş...
Savaş gemisi ile bizim "gırgır" ın mesafesi kalmış sana 600 metre!
Eeee kimin torunlarıyız arkadaş...
Hızır Reis'in destanını yazarız Ege'de!
Ne bileyim gerekirse yazabiliriz ordumuzla da, gırgır teknesiyle zor tabii!
Ama bu destanları bilen Rus Savaş gemisinin komutanı o an ne hissetmiştir acaba?
Düşünsenize...
Mürettabattan biri Rus komutana haber veriyor:
"Bi cisim yaklaşıyor efendim!"
"Neyyy!"
"Bir Türk balıkçı teknesi bodozlama üstümüze geliyor!"
Rus komutan önce bir etrafına ve içinde bulunduğu alana bakmıştır.
Kendi kendine "Ya ben savaş gemisinde değil miyim?" diye düşünmüştür.
Geminin silah donanımını falan hayal etmiş, sonra da üzerine üzerine gelen gırgır teknesine bakmıştır.
Sen balinasın ve üzerine büyük bir sinirle, dişlerini göstere göstere hamsi geliyor!
Adamlara direkt, "Tırı vırısın Vladimir! Hadi bakayım git kendi denizinde oyna" deniyor!
Rus komutan da ne yapacağını şaşırıp, uyarı ateşi açıyor.
Uluslararası kriz çıkacak ve en sonunda bu Vladimir ile papaz olacağız ama olay eğlenilmeyecek cinsten değil...
Türkiye ve Rusya arasında krizin eşiğinden dönülürken, büyükelçilikler, bakanlıklar düzeyinde açıklamalar yapılırken gazeteciler Muzo'yu bulup konuşmuş:
"Biz Rus gemisi olduğunu anlamadık. Nato gemisi sandık, ateş falan edildiğini de fark etmedim. Şu anda da avlanmaya devam ediyoruz" demiş.
Heyt be Muzo!
Sen çok yaşa emi!
Adamların dibine kadar girmişsin, gemideki Rus bayrağını da mı görmedin.
Denizin ortasındasın be adam!
Altınyol'da mı ilerliyorsun, "Ya çok trafik vardı kornalar falan duymadım silah seslerini" diyeceksin.
Martı kahkahaları mı bastırdı adamların açtığı silahın sesini!
Benim inanasım gelmiyor bu açıklamaya...
Yine de doğruysa bile, farkında olmadan Rus savaş gemisine kafa tutmuşşun. Elin Rus'u sana silahla karşılık vermiş. Denizin ortasında savaş çıkarmanın eşiğinden ve ölümden dönmüşsün.
Ama tüm bunlar umurunda değil.
Hala ve ısrarla o denizde avlanmayı sürdürüyorsun.
Seninleyiz Muzo!
Bir dahaki sefere efelenirken haber ver!
Biz İzmirliler de sörf tahtamız, vapurumuz, yelkenlilerimiz ile yardıma gelelim!
Şakası bir yana da bunlar hep Yorgo'nun yüzünden!
Yıllarca Ege Denizi'nde "düşman" görünümlü kanka olmaya alıştırdı.
F16'lar dalaşırırken, Kordon'dan kalkan kadehin dibi, Sakız'daki bir masaya vuruldu.
Şimdi Ege'deki her düşmanı Yorgo sanıyoruz da ondan bu efelenmeler!
Savaş gemisinde Ege türküleri söyleneceğini sanıyor bizim balıkçılar.
Yorgo değil bu be Muzo!
Keşke her düşman onun gibi olsaydı ama değil!
