Bay Mükemmel ve cüceler ülkesi!
Kızcağız, hayallerini "hula hoop" yapmış belinde çeviriyordu!
O, bir erkekte aradığı özellikleri tek tek söylüyor, biz de dinliyorduk...
- Bir kere çok yakışıklı olacak. Yani ona bakınca hayran olmalıyım. Çok etkileyici, karizmatik ve muhteşem görünmeli...
- Çok iyi giyinmeli...
- Tabii ki zengin olmalı.
Ben bir kuruş bile para harcamamalıyım... Rahat bir hayat sürmeliyim...
Bazen kızlar, birbiriyle sadece bakışarak anlaşır.
Diğer kızlar, bu üç maddeyi duyduktan sonra birbirimize baktık...
Dilimizin ucunda aynı kelime olduğundan emindik...
Ama söylemiyorduk...
Diğerlerini bilmem ama beni iki neden tutuyordu...
1- Benim evimde toplanmıştık. İyi bir ev sahibi olmalıydım!
2- Kız, yakın arkadaşım değildi. Hatta pek tanımıyordum. Dostlarıma "açık sözlülükte" nirvanaya çıkarım, ama yakın değilsem pek konuşmam. Hayat onun banane!
Sessizce dinlemeyi sürdürdük...
O da hevesle anlatmaya devam etti...
- Yani mesela ben sevgilimin futbol maçı falan izlemesini istemiyorum. O maça harcayacağı zamanı benimle geçirmeli...
- Arkadaşlarıyla buluşmasını da istemiyorum... Kız ya da erkek fark etmez. Zaten kızlarla çıkamaz da erkeklerle de çıkmasın...
Dayanamadım!
Diğer kızlarla aramızdaki "sessizlik anlaşmasını" bozdum ve "Canım istediğin başka bir şey var mı? Bunlar biraz yetersiz!" dedim...
Cümledeki "ironiyi" anlamayarak, konuşmasını sürdürdü...
- Romantik de olsun...
Sürekli bana sürprizler yapsın istiyorum... Arabaya binerken falan kapımı açsın...
Ne o öyle, ben kendim mi açacağım kapıyı!
Diğer kızlarla tekrar göz göze geldik ve birisi bana kaşlarını kaldırıp "Sakın!" dedi... "Sakın söyleme!" Ne söyleyeceğimi tahmin ediyorlardı...
Çünkü, onların da aklından aynı cümle geçmişti!
İyi bir ev sahibi olarak söz dinledim ve o cümleyi söylemedim.
Ama şimdi yazabilirim, kim tutar beni!
"Peki o adam sende ne bulacak!"
Soruyu sorabilsek ne cevap verirdi bilmiyorum...
"Aradığı her şeyi" mi derdi, yoksa derin derin düşünüp, "Sahi yav.
Böyle bir adam bende ne bulacak?" diye mi sorardı orasını bilmiyorum...
Ama tabloya "Bay Mükemmel"in gözünden bakalım...
Ortada anlayışsız, hoşgörüsüz, hayatının her alanını cendereye çevirecek, kaprisleriyle bunaltacak, sürekli olarak ortada prenses gibi dolaşıp kendine hizmet edecek "kadrolu prens" arayan bir kız...
Bir de üstelik derdi aşk, sevmek falan da değil...
Para, pul, mevki, marka vs...
Eeee şimdi tekrar soruyorum...
"Bu adam sende ne bulacak?"
Günümüz dünyasının ilişkilerinin yürümemesinin temel sorunu sanırım bu...
Kadın da erkek de beklentiyi "tavan" tutup, karşı taraftan her şeyin "en mükemmelini" istiyor...
-Sıfır hatalı olacak...
-Kusursuzluğun kitabını yazacak...
Karşı taraftan bu özellikler beklenirken ise "küçük" bir hata yapılıyor!
Dev aynaları!
Kendisine dev aynasından bakıp, "Güliver Cüceler Ülkesi'nde" gibi davrananlar, bir gün hiç beklemedikleri bir şeyle karşılaşıyor...
Biri geliyor, elindeki masal kitabını alıyor ve sayfaları çeviriyor!
Ve ne oluyor?
Güliver, bir daha dönmemek üzere cüceler ülkesinden uzaklaştırılıyor!
Şimdi nerede?
Tabii ki devler ülkesinde!
Peki şimdi cüce kim!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.