Turizm belgen olsa şaşardık!
Aman diyeyim hiçbir kurala uymayın!
Yapın gitsin!
Şu şahane gerekçenin arkasına saklanın:
"Ama onlar da yapıyor!"
Zihniyet değişmediği sürece, ne yapsan olmuyor işte...
Marmaris'teki acı kazanın ayrıntıları geliyor...
Geldikçe de, bir Türkiye gerçeği ortaya çıkıyor...
"Ölüm turu"nu düzenleyen Murat Ceylan, kazada 22 yıllık eşini de kaybetti...
Ve bir itirafta bulunuyor...
Yalnız dikkat buyurun; bence "itiraf" ettiğinin farkında değil!
O kendince "haklı sebep" sunuyor!
Ceylan, "turları düzenleme yetkisi" veren "turizm belgesi"ne sahip olmadığını söyleyip, "Zaten o gün, o yolda giden, benimki gibi 100 aracı durdursan, ancak bir ya da ikisinde turizm belgesi bulunur. Sistem böyle çalışıyor. İnsanlar böyle yapıyor.
Ben de 5 yıldır bu şekilde yolcu taşımacılığı yapıyorum. Organizasyonlar için sadece aracımı kiralıyorum..." diye açıklama yapıyor.
Neymiş?
"Onlar öyle yapıyor!" Birilerinin yaptığı yanlışın izi sürülmek zorunda mı?
Birileri, kanunlara uymayıp cinayet işliyor mesela...
Bu durumda siniri bozulan herkes, "Ama onlar da birilerini öldürdü" diyerek silaha mı sarılacak?
Ya böyle bir mantık olabilir mi?
Kimse kurala uymuyorsa bile sen uy!
Kimsede tur düzenleme belgesi yoksa bile, sen al!
Peki o belge olsaydı ne fark ederdi?
Soruyu, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Ege Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı İsmail Hakkı Karadeveci'ye sordum...
Karadeveci, telefonla yaptığımız görüşmede şunları söyledi:
"Seyahat acenteleri, müşterilerin yani yolcuların konforunu ön planda tutar.
Yüksek modelli araçları tercih ederler. Karşınızda muhattap olarak acenteyi bulursunuz. Örneğin yolculuk için eski model bir araç getirilirse, 'Ben bu araca binmem' der tepki gösterirsiniz...
Yolculuklarda deneyimli kaptanlarla çalışılıyor.
Hatta uzun yolculuklarda, çift kaptan tercih ediliyor.
Acente ile müşteriler arasında sözleşme yapılıyor.
Yolculukta neler olacağı detaylandırılıyor. Belki de en önemlisi, bu belgeye sahip olunduğunda, yolcular ile acente arasında geniş kapsamlı 'paket tur sigortası' yapılıyor.
Özetle;
Belge=Profesyonellik...
Belge=İşin ehli olmak...
Bu ülkede "meslek" değil ama "iş" sahibi olmak çok kolay!
Alırsın bir midibüs...
Toplarsın eş, dost kim varsa...
Doldurursun araca...
Buyursunlar, mahallemizin turizmcisi!
Belgeye, eğitime, profesyonelliğe gerek yok işte!
Sen yaparsın olur...
Zaten, "onlar" da yapıyordur!
Ve beni çok şaşırtan bir cümle daha kuruyor Murat Ceylan...
Açıklama aynen şöyle:
"Sadece eşimi değil, o kazadakilerden 25'ini tek tek yakından tanıyordum. Büyük acı yaşıyorum. Mahallede beni iyi bildiklerini biliyorum. Kazadan sonra da suçlamamışlar. Burada da konuştuklarımın yanlış anlaşılıp oradaki vatandaşların 'Murat sevgisini' kırmak istemiyorum." "Murat sevgisi!"
O kazada insanlar en sevdiklerini kaybetti.
Annelerini kaybetti...
Hem de Anneler Günü'nde...
Seni sevseler ne olur sevmeseler ne olur Murat Ceylan!
Sevgisiz kalmak istemeyen Ceylan, bir ton laf etmiş de şunu dememiş:
"Çok pişmanım! Keşke o belgeyi alsaydım. Keşke daha dikkatli olsaydım... Hata benim!" Aaa unuttuk!
Diğerleri de belge falan almamıştı ve bu durumda ortada ne suç vardı ne suçlu!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.