Önce haberi verelim, sonra da önerimizi anlatalım...
Malum günlerdir bir Tosuncuk'un yaptıkları ile uğraşıyoruz...
Suratına baksan, "Hadi canım git topunla parkta oyna sen" diyeceğimiz bir adam -gerçi o eşkalle olsa olsa adamcık olur ya neyse- milleti soyup, soğana çevirdi...
Geride bıraktıkları veryansın ediyor!
Ağlayanlar, gözyaşı dökenler günlerdir susmak bilmedi!
Onlar susacak mı bilmiyorum ama, başka Çiftlik Bankzedelerin olmaması için bu tarz "piramit yapılara" ağır yaptırım öngören yasal düzenleme tamamlandı...
Başbakanlığa sunulan düzenlemeye göre Türk Ceza Kanunu'nda yer alan dolandırıcılığa ilişkin cezalar dışında Tüketici Kanunu'nunda suistimal, ödemelerde gecikme gibi uygulamalara iki yıl hapis cezası getiriliyor...
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci de, "Sadece dolandırıcılık olarak bakılmayacak. Ödemeyi geciktiren, izah edilemeyen trafiklerini yürüten, suistimal gibi durumlarda da hapis cezası verilecek. Tüketici noktasında piramit satışta cezalar artacak" dedi.
***
Ama esas haber bu değil...
Hani eski filmlerde, süvarilerin gelişi bir borazan sesiyle verilirdi hatırlıyor musunuz?
Dütdürü dü dütdürü dü dü dütdürü dü düüüüü!
Hah! Şu anda o sesi duyduğunuzu hayal edin...
Ne bileyim, zihnininiz bir yerinde dev bir gong çalın...
Güzel bir yemek töreninde, seçkin konukları susturmak için, bir kadehe şık bir hareketle "çin çin çin" diye vurulduğunu hayal edin...
Hazır mısınız söylüyorum...
Bakan Tüfenkci, "Çiftlik Bank mağdurlarına yönelik bir anket yapılmış. Yüzde 50'ye yakını 'bir daha paramızı yatırırız' yanıtını vermiş. Demek ki hala işin farkında değiller, kolay para kazanmak istiyorlar" dedi.
Abovvv!
Adamların cebinden çıkan paranın haddi hesabı yok, basın olarak bırak gazeteyi, televizyonu, interneti, dağlara taşlara "Bu adamlar dolandırıcı" yazdık, ama bunların yüzde 50'si hala, "Paramızı yine yatırırız" diyorsa, benim de kendilerine bazı önerilerim olacak...
Öncelikle, "aklı başına gelen" yüzde 50'lik kısma, "Geçmiş olsun. Helal para geri gelir derler. Durun bakalım, sizinki de geri gelir belki" diyerek, kalan "akıl yoksunları" için tavsiyelerimi söylüyorum...
***
Canım yaa!
Siz şimdi böyle çiftlik hayatını seviyorsanız ya...
O "sanal" olmayan çiftliklerde üretilen süt, yumurta, yoğurt gibi ürünleri, alabileceğiniz en yüksek dozda, mümkünse kilolarca, litrelerce tüketmenizi tavsiye ediyorum...
Neden mi?
O ürünler zeka açıyor da ondan!
Misal yumurta!
O minnak şeyin içinde, hafıza için gerekli vitaminler yer alıyor... Beynin sinyal alıp sinyal göndermesi için gerekli maddeyi barındırıyor. Vücudun zinde ve uyanık kalması için gerekli enerjiyi sağlıyor...
Bakın burada sizin için önemli olan bölüm, "uyanıklık"...
Siz o yumurtuları önce bir sütle çırpın, içine bolca peynir ekleyin, zeytinyağında pişirerek bol bol tüketin...
Çiftlikbank'a para yatırmak aklınıza her geldiğinde koşarak buzdolabına gidin...
Peynir, yoğurt, süt ne varsa dalın!
Mutfak dolaplarını karıştırın, bulduğunuz balı, cevizle karıştırıp yiyin!
Hatta aranızın iyi olduğu bir doktor varsa sorun bakalım, tüm bu ürünleri "bir kokteyl" şeklinde karıştırıp size "serum" niyetine damardan verebiliyor mu?