Futbol üstüne gladyatör dövüşü yapın!
Saha benziyor...
Tribünler benziyor...
Kalabalıklar aynı...
Vahşet, saldırı, kan, öfke, zafer kazanma hırsı falan da uyuyor...
Eh tamam işte!
Futbol maçlarının ardından, taraftarlar insin tek tek sahaya, bir de gladyatörler gibi dövüşsünler, olmadı yenilenleri de aslanlara yem ederler olur biter!
Bu ne yahu!
***
Güzel bir maçtır geçelim karşısına izleyelim dedik...
Haydaaaa...
Teknik direktörün başını yarıp, hastanelik ettiler!
Neresinden tutsan elinde kalıyor...
Hiç kimse "ben haklıyım" diyecek durumda değil...
Kavgayı, Beşiktaş yedek kalecisi Tolga Zengin ile yedek kulübesinin arkasındaki bazı taraftarlar arasında yaşanan tartışmanın başlattığı söyleniyor...
***
Bu durumda...
Sen futbolcusun, taraftar ile niye tartışıyorsun?
Bırak ne söylerse söylesin...
Sanki, futbol sahası denilen yerde İstanbul Türkçesi konuşuluyor...
Sanki herkes, Üsküdar'da elde baston, kafada fes dolaşan katip!
Ya zaten küfürün en sinkaflısı orada!
Misal! Hakemler...
Her duydukları küfüre tepki verseler, adamlar işini yapamazdı...
Tıkıyor kulaklarını küfüre, yönetiyor maçını!
Sen de yap!
***
Geçelim karşı takıma...
Sen taraftarsın kendine gel!
Karşı tarafın oyuncusu bile olsa, ne diye futbolcuyla ağız dalaşına giriyorsun!
Onu geçtim...
Cebinden çakmak çıkartıp, bir teknik direktörün başına atmak ne demek?
Alt tarafı, karşı taraf yahu, düşman askeri değil!
Bu ne hırs, öfke, nefret!
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş'in başına 5 dikiş atıldı...
Türkiye A Milli Futbol Takımı'na, 2002 FIFA Dünya Kupası'nda üçüncülük kazandırarak Türkiye'ye tarihindeki en büyük başarıyı yaşatan adam, geceyi bir taraftarın uyguladığı şiddet yüzünden hastanede geçirdi...
Bu mudur emeklerinin karşılığı?
***
Gözaltına alınan "çakmakçı taraftar" S.D, ifadesinde gaza geldiğini söylemiş!
Vay arkadaş!
Bu kadar kolay mı bu işler...
Cebinden çakmak çıkmış...
Peki silah çıksa, çekip Şenol Hoca'yı vuracak mıydın?
Bak, dümdüüüüz bir mantık izleyelim...
Düz!
Erkekler sever ya o mantığı...
Kadınların "detaycılığından" hoşlanmazlar...
Sadece tuttuğunuz takımların renkleri farklı!
Forma, stat, top, oyun kuralları her şey ama her şey aynı...
Fenerbahçe oynayınca farklı, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzon oynayınca farklı futbol olmuyor!
Artık her niyeyse, babanız mı, abiniz mi, dedeniz mi bilmem...
Ailedeki bir büyüğünüzün tuttuğu takımın taraftarı olmayı "miras" gibi sürdürüyorsunuz hepsi bu...
***
Demem o ki...
O kadar "çirkin" hırsa gerek yok!
Temelde hepiniz futbol aşığısınız...
Bu spora gönül vermişsiniz...
Aynı sevdanın yolunda ilerlerken arada birbirinize kızın, bağırın, çağırın ama, fiziksel şiddeti bırakın!
Türk filmlerinde vardı ya o ünlü sahne...
"Durun siz kardeşsiniz" diye...
Vallahi öyle!
Alt tarafı tuttuğunuz takım farklı yahu, bu kadar da abartmayın!
Takımınız yenilince, kimse maaşınızın yarısını kesip, altınızdan evinizi arabanızı alıp, sizi zincire vurup, kulu kölesi yapmıyor...
90 dakika düdüğü çalıyor ve hayat sizin için kaldığı yerden devam ediyor...
Bakın düşünün, sahiden öyle!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.