Naklen ölüm kalım savaşı
Bir zamanlar Amerika olarak bilinen yerde şimdi Panem ulusu yaşamaktadır. Başkent Capitol'ün etrafında 12 bölge bulunmaktadır. Capitol şiddetli ve acımasızdır ve bölgeler bir hat boyunca sıralanmıştır. Onların her biri her yıl düzenlenen ve TV'den naklen yayınlanan 'Açlık Oyunları'na katılmak zorundadır. Yarışma için her bölgeden yaşları 12-18 arasında değişen bir erkek ve bir kız çocuğu göndermek durumundadır. Annesi ve 12 yaşındaki kızkardeşi ile yaşayan Katniss oyunlarda kızkardeşinin yerine geçerek ölüm cezasını üzerine alır.
DİSTOPİK DÜNYA
Açlık Oyunları distopik bir dünyada geçiyor. Bu oyunlara katılanlar büyük çaresizlik içindeler. Aslında Irak Savaşı'nı hatırlarsanız bu çaresizlik hissiyle kolayca empati kurmak mümkün. O dönemlerde CNN canlı yayınla savaşı gösteriyordu. Açlık Oyunları'nda da bu oyunlar naklen TV'de gösteriliyor ve halkın izlemesi mecburi tutuluyor. Olaylar distopik bir dünyada geçse de tüm bunlar bugünkü gerçek hayatta yaşananlarla da bire bir örtüşüyor. Öyleyse şunu sormadan duramıyorum: Biz de distopik bir dünyada mı yaşıyoruz?
Film başkahramanı Katniss mücadeleci ruhu, geçirdiği evrim ve güçlü karakteri nedeniyle gençler için örnek bir karakter. Gerçi yaptığı seçimler onu ahlaki olarak arafta bırakmıyor değil ama yaşamak için yaptıklarına hak da veriyorsunuz. Katniss karakterinin yaratılmasında Yunan mitolojisi ve özellikle de Theseus'un Açlık Oyunları'nın büyük bir rol sahibi. Mitolojide Atina'nın efsanevi kralı Theseus, her yıl ülkedeki en seçkin yedi kız ile erkeğin kurban edildiği canavar Minoto'u yener. Katniss'i filmde genç yıldız Jennifer Lawrence başarıyla yorumluyor.
ETKİLİ GÖRSELLİK
"Zafer Yolu" ve "Yaşamın Renkleri" filmlerinden tanıdığımız yönetmen Gary Ross romanın medeniyetimizin şu andaki ve geleceğine ilişkin tespitlerini başarıyla sinemalaştırmış. Bundaki en büyük pay ise filmin görselliğine ait. Mesela filmin atmosferinin en önemli unsuru olan Başkent'in görsel dokusu. Baskıcı merkezi yönetimin bulunduğu Başkent tasarlanırken Çin'deki Tiananmen ve Moskova'daki Kızıl Meydan gibi totaliter rejimlerin gözdesi olan yerlerden ilham alınmış.
Distopik filmlerden hoşlanıyorsanız başta "Metropolis" olmak üzere "Blade Runner", "Brazil", The Running Man" ve "1984" filmlerini izlemenizi tavsiye ederim. Suzanne Collins'in aynı adlı serisinin ilk kitabından uyarlanan "Açlık Oyunları" haftanın en iyisi.
Haftanın Filmi
Gri Kurt
Alaska'da çalışmak için görevlendirilen bir ekip, uçaklarının düşmesi sonucu bölgenin vahşi ve ıssız bir alanında mahsur kalırlar. Grup lideri Ottway ekibin hayatta kalabilmesi için elinden geleni yapmak zorundadır. Hem kaza sonrası aldıkları ölümcül yaralar, hem de insanı donduran hava koşulları karşısında kurtlara yem olmadan buradan kurtulabilecekler midir? Nefes nefese izleyeceğiniz Gri Kurt'un başrolünü Liam Neeson oynuyor. Kaçırmayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.