"Erkek"lik iktidardan düşerken
"Lal Gece"nin hikayesi kısaca şöyle: Henüz ergenliğe girmiş küçük bir kız olan "gelin", uzun yıllar hapis yattıktan sonra memleketi olan köyüne geri dönen ve kendisinden 50 küsur yaş büyük "damada" verilir. Gelin başta korkar, ağlar hatta direnir. Başına ne geleceğinden hem habersiz hem de yarım yamalak kulaktan dolma laflar donanmıştır. Gerdek odasında tüm korkusuyla oturan gelin, dedesi yaşındaki damadın odaya adım atmasıyla gerçeklerle yüzleşmeye başlayacaktır...
ÇOCUK GELİNLER
Çocuk gelin sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada yaşanan sosyal yaralardan biri. "Lal Gece" de olayı görünür, konuşulur kılıyor. Film bunun yanı sıra "erkek" kimliğini tartışmaya açıyor. "Erkek" olmanın dayanılmaz ağırlığını taşıyamaz durumda olan "Erkek" film boyunca geçmişi ve yaptıklarıyla yüzleşiyor. Kendisini o noktaya getiren "kader"i sorguluyor. Bu noktada film küçük gelinlerin dramından büyük erkeklerin "erkek" kimliğiyle ilgili sorunlarına dönüşüyor. Filmde töreleri ve gelenekleri, kadınlar kadar erkekler açısından da ele almış oluyor yönetmen Reis Çelik.
ETKİLEYİCİ FİNAL
Filmin en akılda kalan bölümlerinden biri de etkileyici final. Yönetmen burada gelenek ve göreneklerle içeri kapatılan insanların sonuna dikkat çekmek istediğini söylüyor. İçeriden bir silah sesi duyuluyor. Ölen kadın da olabilir, erkek de... Eğer adam kendisini öldürdüyse kızın hayatı cehenneme dönecek. Adam kızı öldürdüyse yeniden hapse girecek. "Lal Gece"nin finalinde nasıl mutlu son bekleyebiliriz ki.
Reis Çelik diğer filmlerindeki gerçekçi ve toplumsalcı bakış açısını "Lal Gece"de de sürdürüyor. Çelik, "Işıklar Sönmesin"de Kürt sorununu, "Hoşçakal Yarın"da '68'in Devrimci Liderleri'ni, "Mülteci"de de göçmen sorununu beyazperdeye taşımıştı. "Lal Gece"de de hem çocuk gelinler sorununa parmak basıyor, hem de "erkek"liği sorguluyor. Film tek bir gecede ve -rüya sahnesi hariç- tek bir mekanda geçiyor. Bu "tek"liğe rağmen film baştan sona ilgiyle izleniyor. Bu başarıda yönetmen Reis Çelik kadar görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki ve oyuncular İlyas Salman ile Dilan Aksüt'ün katkılarını da unutmamak gerekir. İlyas Salman "erkek" rolünde ustalığını konuştururken "gelin" rolündeki Dilan Aksüt ile sinemamız yepyeni bir yetenek kazanmış. Oyunculuklar teatral bir havada ilerleyen bu filmin belki de en büyük kozları.
Haftanın Filmi
Savaşın Çiçekleri
Nanking kenti Çin ve Japonya arasındaki savaşta -1937- arada bombalanan nokta olarak kalır. Japon ordusu Çin'in başkentini işgal ederken, çaresiz siviller bir katedrale sığınırlar. Burada karşılarına çıkan Amerikalı John Miller önce öğrencileri sonra bölgenin fahişelerini mecburen kabul eder. Filmin başrollerinde Christian Bale ve Çinli oyuncu Ni Ni yer alıyor. Kaçırmayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.