• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ÖZKAN BİNOL

Hayata yeniden başlamak...

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03 Ağustos 2012, 20:01
Şaşırtıcı bir Fransız filmi daha bu hafta vizyonda: Esaret (A moi seule). Berlin Film Festivali'nin yarışma bölümünde göze çarpan filmlerinden biri olan Esaret seyirciyi büyülürken ürkütüyor. Her ne kadar film "gerçek olaylarla ve kişilerle hiçbir ilgisi yok" uyarısıyla başlasa da sonunda yaşananlar gerçekmiş duygusu yaratıyor.
Yönetmen Frederic Videau üçüncü kez yönetmen koltuğuna oturduğu film de çocuk yaşta kaçırılıp bir evin bodrumuna hapsedilen Gaelle'in, 'kurtulduktan' sonraki hayatıyla 'esaret' günlerini paralel kurguyla anlatıyor. Gaelle, 8 yıl hapis hayatı yaşadıktan sonra bir gün kendisini kaçıran Vincent tarafından serbest bırakılır. Genç kız gün geçtikçe özgürlüğünü geri almaya devam ederken, bu kez de ailesiyle ve aslında yeni keşfetmekte olduğu hayat ile yüzleşecektir. Yaşadığı her yeni gün ona hayatla ilgili farklı bir bakış açısı ve görüş getirmektedir.

NEFRETTEN SEVGİYE
Filmin daha başında Vincent'in herhangi bir cinsel amaçla Gaelle'i kaçırmadığını öğreniyoruz. Vincent'in en büyük derdi yalnızlık. Gerçi bugünkü dünyada bu sadece bu genç adamın değil birçok metropol insanının problemi. Vincent zamanla Gaelle'in onu seveceğini düşünüyor ama fena halde yanılıyor. Gaelle fırsat buldukça özgürlüğe doğru koşuyor. İşte bu süreçte kurban ve kaçıran arasında hem şefkat hem de nefretin yer alacağı bir ilişki ortaya çıkıyor. Kuşkusuz bu nefretten doğan sevgi de inkar edilemez. Hikaye ilerledikçe Vincent'in yalnızlıkla ağır imtihanı ona karşı olan duygularınız değiştirmeye başlıyor.
Çocukluktan genç kızlığa esaret altında adım atan Gaelle, özgürlüğüne kavuştuğunda ise hayatı daha karışık bir noktaya geliyor. Anne-babasını sevmesine rağmen onlarla doğru bir ilişki kurmakta zorlanıyor. Bu dönemde psikolojik destek almasına rağmen ailesine kavuşmak, eve dönmek onun için bir anlam ifade etmiyor. Daha doğrusu ev ve aile kavramlarının bir anlamı yok onun için.
Esaret'te dün ve bugün iç içe ilerliyor. Uzun süre esaret altında kalan Gaelle ruhunda açılan derin yaraları sarmakta zorlanıyor. Bunun sonucunda da hayata bıraktığı yerden devam edemeyeceğini anlıyor. Yani bir anlamda yabancılaşmanın en üst noktasını yaşıyor. Sonunda da kendini aramaya, kendinden yeni bir kişi yaratmaya karar veriyor. (Bu benin filmde en beğendiğim noktaydı.)
Esaret klasik insan kaçırma filmlerinin şablonunu kırıyor. Ne bir taciz söz konusu ne de insana rahatsızlık verecek bir şiddet. Filmdeki şiddet karakterlerin ruhunda. Frederic Videau insanları ilişkiler konusunda düşünmeye sevk eden gerilim dolu ama bir o kadar da dingin bir anlatımla yönetmen olarak parlıyor.
Gaelle karakterine hayat veren Agathe Bonitzer'in müthiş yeteneğiyle herkesi kendisine hayran bırakıyor. Genç oyuncu başından sonuna kadar temposu düşmeyen bir oyunculukla filmi sürüklüyor. O olamasaydı Gaelle karakteri böylesine unutulmaz olamazdı.
Esaret insanı etkileyen duygu yüklü bir film.

Haftanın Filmi
Dabbe: Bir Cin Vakası

Ankara'da yaşayan evli bir çift olan Ceyda T, Sinan T. ve kızları Burcu T. nereden geldiği belli olmayan bir varlığın şiddetli saldırısına uğrarlar. Ankara GATA Tıp Fakültesi'ne müracaat eden ailenin evlerine video kayıt sistemi kurularak, evin takip altına alınmasına karar verilir. Herkes ailenin delirdiğine inanırken kamera kayıtları aksini iddia edecektir...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.