Canlandırdığı karakterlerle neredeyse efsaneye dönüşmek üzere Daniel Day Lewis. Bugüne kadar dillere destan olmuş pek çok performansa imza atan oyuncu 'Lincoln'deki başarısıyla yine sinema dünyası ve Oscar'ın gündeminde. Daha önce iki kez kazandığı Oscar'a üçüncüyü de ekleyecek gibi gözüküyor.
METOT OYUNCUSU
Metot oyunculuğunu kendisine ilke edinen Daniel Day Lewis çekimler boyunca hiç rolünden çıkmamasıyla tanınıyor. İlk Oscar'ını kazandığı 'Sol Ayağım'da İrlanda'lı felçli yazar Christy Brown'u canlandırmıştı. Çekim boyunca oturduğu tekerlekli sandalyeden kalkmamış olan sanatçıya yemeklerini set çalışanları yedirmişti.
'Son Mohikan' filminde çekim boyunca Alabama'nın vahşi doğasında altı ay yaşamış. Kano yapmayı, iz sürmeyi, hayvan derisi yüzmeyi öğrenmişti. Rolüyle özdeşleşmek için doğru dürüst beslenmemişti bile. 'Babam İçin' filmindeki rolünü hissedebilmek için terk edilmiş bir hapishanede aylarca münzevi hayatı yaşamış. Hatta bir sorgulama sahnesi için üç gün uyumamıştı. Lewis'in hem perdede hem de sette hayrete düştüğümüz bir başka filmi de 'Cadı Kazanı'nda canlandırdığı John Proctor. Filmdeki evi kendi inşa eden, vücuduna gerçek dövmeler yaptıran oyuncu, çekimlerin başından sonuna dek hiç yıkanmamıştı. 'Boksör' filmi için eski dünya şampiyonu Barry Mcguigan'dan aylarca boks dersi almıştı.
Yönetmen Martin Scorsese'nin başyapıtı 'New York Çeteleri'ndeki Kasap Bill karakterine bir kasaba çıraklık yaparak hazırlanmış. Çekim arasında 19'uncu yüzyılda kaban olmadığı gerekçesiyle bir şeyler giymeyi reddetmişti. Sonuçta zatürree oldu. Efsane oyuncu 'Kan Dökülecek'teki (en sevdiğim filmi) rolüne hazırlanırken de aylarca terk edilmiş bir petrol bölgesinde çadırda yaşamış, karşılığında da ikinci Oscar'ını kazanmıştı.
KUSURSUZLUK ARAYIŞI
Lincoln rolünü kabul etmeden önce yönetmen Steven Spielberg'e epey kök söktürmüş. İlk 2003 yılında teklifi geri çeviren oyuncu, yıllar içinde mütemadiyen rolü kabul etmemiş. Spielberg de, Day Lewis oynamadığı takdirde filmden vazgeçmiş. Son teklife aracı olan Leonardo DiCaprio'nun hatırına Day Lewis yeni senaryoyu okumayı kabul etmiş ve etkilenerek oynamaya karar vermiş. Spielberg'in çilesi bununla bitmemiş. Daniel Day Lewis çekimden önce bir yıl izin istemiş. Lincoln'un sesini ve duruşunu bulması gerekiyormuş. Sette tüm ekip 19'uncu yüzyıl kıyafetleriyle çalışmış, Spielberg çekimlerde takım elbisesini çıkaramamış. Sonuç: Unutulmaz bir 'Lincoln' performansı.
İnanın sinemaya böyle bir oyuncu kırk yılda bir gelir. Asla popüler olanın peşinde koşmayan Day Lewis, her filmde bambaşka biri oluyor. Kendisini unutturup karakterin peşinde kaybolmamızı sağlıyor. İşte Lincoln'deki başarısı da burada yatıyor. Bu film sadece onun için bile izlenir.
Haftanın Filmi:
'Tepelerin Ardında'
Voichita ve Aline aynı yetimhanede birlikte büyümüş, burada cinsel taciz gibi zorlu durumları birlikte atlatmış iki yakın arkadaştır. Voichita Almanya'ya göçmüş; Alina ise Romanya'ya yerleşip bir manastıra sığınmıştır. Voichita yalnızlıktan müstarip olduğu Almanya'dan eski arkadaşını ziyarete gider. Alina'yı yaşadığı manastırda bulduğunda beklemediği bir durumla kaşılaşır.
Altın Palmiye'li Cristian Mungiu'nun son filmi 'Tepelerin Ardında' maalesef İstanbul'da sadece Beyoğlu Sinemasın'da gösteriliyor. İnternet/DVD nasıl bulursanız bulun ama seyredin.