Giriş Tarihi: 14 Mart 2014, 18:53
Ferzan Özpetek heyecanla beklenen "Kemerleri Bağlayın" filminde aşktan evliliğe ve dostluğa hüzünlü bir yolculuk yaptırıyor. Ferzan'ın diğer filmlerinde de olduğu gibi gülerken bile burnunuzun direği sızlıyor. Birbirine zıt iki karakter olan Antonio ve Elena'nın aşkını anlatan filmde "tutku" başrolde.
Kemerleri bağlamadan önce kısa bir özet: Antonio ile Elena "yasak" bir aşkın kahramanıdır. Çünkü Elena, Giorgio ile iki seneden beri nişanlıdır.
Öte yandan, Antonio da Elena'nın en yakın arkadaşının sevgilisidir. Elena'nın sakin yaşamı bir anda bu tutku karşısında altüst olur. Hayat, Elena ve Antonio'ya beklenmedik sürprizler hazırlamıştır.
Duyguların yoğun olduğu, sıcacık ilişkilerle sarıp sarmalanmış insana dair hikayeler anlatıyor Ferzan Özpetek. Zengin ya da yoksul olmasının bir önemi yoktur ama kentsoyludur çoğunlukla kahramanları. Geçmiş zaman hikayeleri anlattığı "Harem Suare"de bile bu böyledir. Değişmez. Ferzan'ın filmlerinde doğa/doğanın genişliği pek yer almaz. Ama insan ruhunun engin doğası başlıca olmazsa olmazlarındandır.
ZIT KUTUPLARIN TUTKUSU
Ferzan yine Lecce'yi mekan olarak seçiyor. İki gencin ilginç şekilde tanışmasıyla açılıyor film. Aniden bastıran sağanak yağmurdan kaçmaya çalışıyor Lecce sakinleri. Bir otobüs durağına iki göçmen kadın da sığınmaya çalışınca kıyamet kopuyor. "Bunlara ben de dayanamıyorum" diye tepki verenlerden birisi Antonio'yodur. Yani filmin esas delikanlısı. Oto tamircisi ve herkesin arzu nesnesi olacak yakışıklılıkta. Ona ilk tepki de Elena' dan geliyor. O da filmin esas kızı. Bir kafeteryada garson. Bu iki zıt kutup birbirini çekiyor kader ağlarını tutkuyla örüyor.
Filmin bundan sonrasında sinemada örneğine çok az rastladığımız bir erkek erotizmi sergileniyor. Her şeyin son derece estetik olduğu bu planlarda Antonio'yu oynayan Frencosco Arca filme ağırlığını koyuyor. Bu sahneler gerekli miydi diye sorabilirsiniz. Bence Elena'nın derin tutkusunun nereye oturduğunu görebilmek adına kesinlikle gerekliydi. (Lars Von Trier'in 'Nymphomaniac'ta insanı seksten soğutan sahneleri aklıma geldikçe) Üstelik buradaki erotizm son derece dozunda kullanılmış.
Her şey on üç yıl boyunca rüya gibi geçerken Elena'nın hastalanmasıyla hayatları bir kabusa dönüyor. Oysa Antonio'nun çapkınlıkları bile bu ilişkiye zarar verememiş. İki çocukla mutlu bir aile olmuşlardır. Film burada sıkı bir melodrama geçiş yapıyor. Hayat Elena ve Antonio'yu sert bir sınavdan geçiriyor. Kazanan mı? Tabii ki "sevgi" oluyor. Hastane odasında yaşanan aşk gecesi sinema tarihine geçecek duygusallıkta. Gerçek çekicilik kalpte, yaşanılan sevgide.
Ferzan'ın filmlerinin vazgeçilmezi gay karakterler bu kez kenar süsü kıvamında. Fetiş oyuncusu Serra Yılmaz ise ortalarda yok. Seyirciye ters köşeye yatıran final süper. Sanat yönetimi, ışık, görüntüler, oyuncuların performansı dört dörtlük.
Aşkın ve tutkunun tehlikeli sularına doğru yolculuk yapmak istiyorsanız hemen bir sinema salonunda "Kemerleri Bağlayın".
Haftanın Filmi
Büyük Usta
1930'larda Güney Çin'i tek ilgi odağı merkezi haline getiren dövüş sanatları geleneği olur. İnsanlar, eğitim almak için bu bölgede yer alan Foshan'a gelir. Dövüşler sona erene kadar içeride bulunan kişilerin dışarıyla olan tüm bağı kopar ve zorlu bir süreç başlar. IP Man de bunlardan biridir... Tablo gibi görüntüleriyle izleyenleri büyüleyen "Büyük Usta"yı Wong Kar-Wai yönetiyor. Kaçırmayın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.