Giriş Tarihi: 04 Nisan 2014, 19:24
Yaratıcı, tutkulu, cüretkar... Yves Saint Laurent aslında bir modacıdan çok daha fazlası. Fikirleriyle kadına yeni bir kimlik kazandıran, tasarımlarıyla kadın bedenini özgürleştiren bir dahi. Haute couture'la hazır giyim arasındaki sınırları yıkan bir devrimci. Ve aynı zamanda da savaş karşıtı bir aktivist. Bu moda dahisinin ilham alınacak hayatı şimdi kendi adını taşıyan bir filmle beyazperdede.
Önce her zamanki gibi kısa bir özet: Henüz 21 yaşında olan üstün yetenekli tasarımcı Yves Saint Laurent, moda gurusu Dior'un sağ koludur. Dior ansızın hayatını kaybedince işin başına YSL geçer. İlk koleksiyonuyla ünü hızla yayılır. O artık moda dünyasının yükselen bir yıldızıdır. Bir moda şovu sırasında Pierre Berge ile tanışır. Zamanla bu hayatını tamamen değiştirecek bir ilişkiye dönüşür. Askere gitmeyi ret eden Yves, bir süre psikolojik nedenlerle tedavi görür. İyileştiğinde ise Dior'daki işini kaybettiğini öğrenir. Bunu üzerine kendi markası YSL'i yaratmaya karar verir.
Biyografi filmleri her zaman zordur, sorunludur. Ya kişinin ailesi filmde anlatıları ret eder ya da o kişi eksik anlatılmış olur. Mesela modacı Chanel hakkında 2009'da çekilmiş olan iki film. Filmlerden ilki (Coco avant Chanel) Chanel'in hayatına odaklanırken bir diğer ise
(Coco Chanel&Igor Stravinsky) ünlü modacının besteci Stravinsky ile olan ilişkisine odaklanmıştır.
KURALLARI ALT ÜST EDİYOR
YSL filminde ise dahi modacının hem özeli hem de iş hayatı paralel anlatılıyor. Biyografi filmlerinin olmazsa olmaz klişeleri bu filmde de yok değil. Onun ilk tasarımları çağdaşları tarafından başta anlaşılmıyor. Oysa o bir devrimci. Moda dünyasının kurallarını alt üst ediyor. Ve hak ettiği noktayı yakalıyor. Bu klişelerin içine bir tutam sorunlu anne- oğul ilişkisi, gay olduğu için gençken dışlanmalar ve başarı sonrasındaki sefahat alemlerini de eklemek gerekiyor.
Klişelere rağmen Yves Saint Laurent'in hayatını izlemek keyifli. Çünkü
haute couture'le kariyerine başlayan YSL hazır giyim de üreterek tekstilde devrim yaratmış birisi. Yetmemiş. Bir defilesinde kadın mankene takım elbise giydirerek yeniden kadın kimliğini tanımlamış. Tasarımlarında etnik giysiler ve aksesuarlar tasarımlar kullanmış. 1970'lerdeki Mondrian koleksiyonuyla sanatla modayı iç içe geçirmiş. "Çizim yapmak istiyorum, Özgürce yaratmak istiyorum" diye tanımlıyor kendisini Yves.
Yves Saint her zaman cici bir çocuk değil tabii ki. Moda dünyasının bu aykırı ismi uyuşturucu alemlerine, orjilere takılsa bile asla Pierre Bergsevmekten vazgeçmiyor. İkilinii birbirlerine olan tutkusu etkileyici. Hayatının sonuna kadar onunla yol arkadaşlığı yapıyor. Duygusal dünyasındaki bütün iniş çıkışlar Yves'in yaratıcılığının besin kaynakları. Bir başka ilham kaynağı da bin bir gece diyarı, gizemli Fas.
GÖRSELLER KUSURSUZ
Yönetmen Jalil Lespert yalın bir sinema diliyle bu moda dahisinin hayatını sinemaya aktarıyor. Yves'in kırılgan dünyası, onun ruhunda kopan fırtınalar, yaratmaktan başka bir şey istemeyen psikolojisi çok gerçekçi. Lespert başarılı bir dönem ve atmosfer filmine miza atıyor. Görsellik olarak YSL filmi kusursuz!
Oyunculara gelince, Pierre Niney oynamamış, Yves'i tüm hücrelerinde yaşamış. Karşımızdaki oyuncu değil adeta gerçek Yves Saint. Müthiş bir performans. Onun adını birçok ödülün yanında görürsek şaşırmamalı. Pierre rolündeki Guillaume Gallianne de övgüyü hak ediyor.
Benim için bu filmin müziklerinin ayrı bir önemi var. Ünlü cazcı İbrahim Maalouf'un şahane müziği duygularımızı alıp uçuruyor. Filmin önüne asla geçmeyen bu etkileyici melodiler en az Yves Saint Laurent'in kendisi kadar yaratıcı.
Haftanın Filmi
Nuh : Büyük Tufan
İnsanoğlu, kuşaklardır Yaradan'ın çizdiği iyilik yolundan sapmış, ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet ve kaos normal hale gelmiştir. İnsanlığın bu sefil haline karşı Yaradan yaşanacak büyük bir tufana karşı rüyasında Nuh'u uyarır. Yaradan ondan büyük bir gemi yapmasını ve yeryüzünde yaşayan hayvan cinslerinden bir çift almasını emreder. Bu gemi onun ailesinin de tek kurtuluşu olacaktır. Tufanın yaklaşmakta olduğunu öğrenen sapkın insanoğlu ise geminin içine girmek için Nuh'a karşı saldırıya geçer. Russell Crowe'un Nuh Peygamberi canlandırdığı filmin yönetmeni Darren Aronofsky.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.