Giriş Tarihi: 08 Ağustos 2014, 20:13
Luc Besson'ın en son alamet-i farikası olan "Lucy" yaz rehavetine adrenalin pompalamaya geliyor. Bilim- kurguyla aksiyonu harmanlayan film, beynini yüzde yüz kullanan bir kadının acımasız bir savaşçıya dönüşmesini anlatıyor. Film iddialı konusunun yanı sıra Scarlett Johansson'ın her karede tempoyu yükselten oyunuyla dikkat çekiyor.
Filmden önce kısa bir özet diyelim: Taipei'nin yeraltı dünyası sokak çeteleri, mafya ve işbirlikçi polisler tarafından yönetilirken en aktif ticaret, uyuşturucu ağı üzerinden yürütülür. Lucy, bu tehlikeli uyuşturucu şebekesinde kurye olarak çalışmak zorunda kalan genç bir kadındır. Bir teslimat öncesinde vücudunun içine yerleştirilen uyuşturucu Lucy'nin vücuduna nüfuz edip kanına karışınca mucizevi bir durumla yüzleşir. Lucy'in damarlarında dolaşan kimyasallar, ona insanüstü yetenekler kazandırmıştır! Artık akıl okuma, telekinezi ve acıyı hissetmeme gibi güçlere sahip olan Lucy acımasız bir savaşçıya dönüşür.
UNUTULMAZ FİLMLERİN YÖNETMENİ
Fransız sinemasında benim için yönetmen "Luc Besson"un her zaman ayrı bir yeri var. Filmlerinde farklı profillerdeki insanların aşklarını, mücadelelerini ve yalnızlıklarını sinemalaştıran Luc Besson, hiksıra dışı öğeler, çeşitli karakterler ve kendine has bir mizah ile anlatır. Mesela Jean Reno ve Natalie Portman'ın başrolleri paylaştıkları "Leon" müthiş bir sevgi ve hesaplaşma filmidir. Uyuşturucu müptelası ve polis katili genç bir kadının derin devletle işbirliği yaparak ölüm makinesine dönüştüğü "Nikita" hala belleğimdedir. Hiç kuşkusuz Bruce Willis ve Milla Jojovich'in başrollerini paylaştığı bilim-kurgu klasiği olan "5. Element" Luc Besson sinemasında zirvedir.
VAROLUŞ FELSEFESİ YAPIYOR
Fragmanını izlediğimde acaba yeni bir "Nikita" mı geliyor dediğim "Lucy" bilim-kurgu filmi sularında dolaşan bir aksiyon filmi çıktı. Açıkçası iyi başlayan film daha sonra rotasını şaşırarak Luc Besson'ın eskisi gibi formda olmadığını gösterdi. "Zaman, tek geçerli ölçü birimidir" diyen Besson "Lucy"de gelecek ve insanlığın varoluşuyla ilgili bir felsefe yürütmeye çalışırken popülist yaklaşımlarla ucuz bir intikam peşine düşmesiyle filmin değerine zarar verdi (Ah şu gişe kaygısı olmasa)... Oysa "Lucy" benzer filmleri arasında tarzıyla öne çıkabilecek bir kapasiteye sahip.
"İnsan beyninin yüzdelik kullanımı" olgusu bilim dünyasının yanı sıra sinemasal anlamda da oldukça cazip bir konu. Üstelik elinizde bir de Scarlett Johansson gibi yetenekli bir yıldız varsa... Anlaşılan Besson sadece konunun sinemasal çekiciliğine kapılarak kamera arkasına geçmiş. Fakat doğa üstü güçler elde eden Lucy'nin beynini kullanma kapasitesi arttıkça Besson felsefe yapmayı bırakıp standart mafya filmlerindeki gibi işi aksiyona dökmüş. Filmin en büyük handikapı bu olsa gerek. Stanley Kubrick gibi film yapmaya soyunup ticari Hollywood filmlerine rahmet okutmak. Besson bunu son dönemde sıkça yapıyor.
GÖRSELLİK HAYRANLIK VERİCİ
Filmin bu kafa karışıklığına rağmen tabii ki birçok iyi tarafı da var. Öncelikli olarak birinci sınıf bir prodüksiyon. Besson atmosfer yaratmada ustalığını konuşturuyor. Taipei'i ve Paris'i mekan olarak en sinemasal haliyle kullanıyor. Görsel efektler hayranlık verici. Özellikle "Lucy"deki değişimi, onun insanları, çevreyi algıladığı anlardaki görsellik tam Luc Besson'luk! Taipei'deki mafya üyeleri, Paris'teki polis ekibi gibi yan karakterler son derece inandırıcı. Ve tabii ki filme başarıyla yansıyan Luc Besson'ın kendine has mizah tarzı.
Scarlett Johansson'ın müthiş performansı "Lucy" filminin belki de en başarılı noktası. Yetenekli oyuncu mimiklerini kullanarak filmde zirveye oynuyor. Hatta filme damgasını vuruyor. Genç oyuncunun "İnci Küpeli Kız" ve "Maç Sayısı" gibi filmlerindeki performansların yanına "Lucy"i de eklemek gerekecek. Diğer rollerde izlediğimiz Morgan Freeman ve (Oldboy'dan tanıdığımız) Min-sik Choi gibi yıldızlardan ise ne yazık ki yeterince faydalanılmamış. Oysa onların hayat verdiği karakterler daha iyi işlenebilseydi bugün bambaşka bir film izleme şansına sahip olabilirdik. Açıkçası Luc Besson eline geçen fırsatı yeterince değerlendirememiş.
Sonuç olarak; Lucy faklı hikayesi, müthiş oyunculukları ve sıkı aksiyonuyla son dönem ilgiyi hak eden filmlerinden birisi. Maksat eğlenmekse ya "Liseli Polisler 2" ya da " Lucy" derim. Hatta ikisi birden hafta sonunda şahane olur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.