O'nun gözleri...
Bir fotoğraftan sözedeceğim size bugün. Atatürk'ün bir fotoğrafından. Bir balkon demirine dayanmış, o güzelim mavi gözleriyle gökyüzüne bakıyor. Bu fotoğrafa her gün, bıkmadan bakıyorum, çünkü masamın üzerinde...
Ve her bakışımda, hayretler içinde kalıyorum.
Tam; 74 yıl önce ebedi aleme giden ve kendi deyişiyle "naçiz bedeni toprak olmuş" bir adam, bir fotoğraf üzerinden nasıl olur da zamanı ve mekanı anlamsız hale getiren böyle bir bakış atabilir?
Ve o bakışlar nasıl olur da, her defasında benim iç dünyamı böylesine esir alabilir?
Bir radar gibi ufku tarıyor gözleri o fotoğrafta. Ne yaptığını, nereye baktığını 74 yıl sonra bugün bile görebiliyorum çünkü.
Koskoca bir millete emanet edilmiş o bakışlar çünkü...
O bakışlar, fani Mustafa Kemal atatürk'ün bakışları değil ki... Ülkesi ve milleti için ufukta güvenli bir yer arayan bir dünya liderinin bakışlarıydı...
O yeri de bulmuştu. Güzel mavi gözlerine sinmiş olan huzurdan anlıyorsunuz bunu.
Peki, neresiydi o yer?
***
Bağımsız, onurlu bir ülke... İlerlemiş, muassır medeniyetin üserine çıkmış bir ulus...
Tebaa olmanın hakirliğinden, vatandaş olmanın kudretine erişmiş bir toplum... Kendi kaderine, kendisi hükmeden bireyler...
Ve kadın...
Türk kadınının onurlu bir makamı var o bakışlarda ve bakışların gösterdiği hedefte. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verildiği tarih 1934... Batılı devletlerin pek çoğundan onlarca yıl önce yani. Yüreğimi delip geçen o çelik mavisi bakışlardaki değiştirme, dönüştürme gücünün kanıtıdır Türk kadını için yaptıkları...
Ve o bakışlar...
O'nun gözlerinden yayılan ışık, yolumu sonsuza kadar aydınlatacak biliyorum.
Atatürk deyince...
O'nun bizler için ufukta gördüğü hedeflere tek tek ulaşacağız. Türkiye, uygar dünyanın onurlu bir parçası olarak kalmaya devam edecek. İnsanları her zaman özgür kalacak. Ve; O'nun ilkelerinden, hedeflerinden bizi koparmak isteyenler karşılarında koskoca bir milleti bulacaklardır...
Elbette her zaman Ata'mızın istediği gibi uyanık olalım. Ama, O'nun emanetinin bize kazandırdıklarının ve O'nun fikirlerinin ağır bir tehdit altında olduğu kuşkularının da gereğinden fazla esiri olmayalım. içimize bir kurt düştüğünde, Atarük nesli olarak şu basit soruyu soruverelim kendimize:
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 1938'de mi daha güçlüydü 2012'de mi?
Elbette 2012'de daha güçlü... 2090'da, 3050'de daha da güçlü olacak...
Ve gelecek nesiller O'nun baktığı yere ulaşmanın onuru ile o fotoğrafayeniden bakacaklar ve yeni hedefler, yeni ufuklar görecekler. Tıpkı bugün gibi...
Çünkü, Atatürk bir yenilenmedir aynı zamanda.
Her daim var olmaktır. Ölümsüzlüktür...
Minnetle anıyorum O'nu ve gururlu gözyaşlarımla bakıyorum o fotoğrafa tekrar tekrar...
Özlüyorum...
***
Yazıdaki tarihleri bugüne uyarlayarak güncelledim. Aynı duygularımla, aynı heyecanımla. Ama bir fark var artık. O güne kadar masamın üstünde duran fotoğraf yerine, odamda karşımda duran neredeyse tıpkısıyla birebir ebatlarda yeni bir fotoğrafım var artık. Yazımı okuduktan sonra bana, bugüne kadar aldığım en özel mektuplardan biriyle birlikte; dünyaca ünlü modacımız, Türkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği en müstesna isimlerden bir hanımefendi Zuhal Yorgancıoğlu, yine aydığım en özel ve değerli hediyelerden birisini yollamış. Tasvir ettiğim, sizin de bu köşede gördüğünüz fotoğrafı çerçeveletip göndermiş. Yine her sabah ve günün her anında O'nunla gözgöze gelebiliyorum. Yenilenmek istediğimde veya yorulduğumda ve gururlandığımda bu duygularımı ilk paylaştığım kişi yine O... Büyük Atatürk.
Tarihe yazılacak
İzmir ve Ege bugün, bütün Türkiye gibi kendisine yakışan şekilde Ata'sını anacak. Bu bir kutlama değil, anma günü ve O'na yakışan şekilde; Büyükşehir Belediyesi binlerce kişi ile buluşturacak, Konak Belediyesi'nin binlerce insanla yapacağı Atatürk yüzü ile tarihe yazdıracak. Görün bakın; İzmir ve Ege yine Türkiye'ye nasıl örnek olacak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.