Dile kolay, tam bin yıldır yaşıyoruz bu topraklar üzerinde... Asırlar süren Osmanlı'dan sonra da bir devlet kurduk yine bu topraklarda... 90 yıl önce kurduğumuz bu devlete de "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" dedik...
Bir destandır, henüz yaşı genç sayılsa bile destansı bir hikayesi vardır Türkiye Cumhuriyeti'nin...
600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu'nun parça parça eritildiği dönemdir kurtuluş hikayesinin başlangıcı.
Bin yıllık Türk yurdunun tapusu talep edildi bizden... Hem de hiç utanmadan, hiç sıkılmadan...
"Aldığımız fiyata veririz" dedik onlara...
Aldığımız fiyat da bin yıldır döktüğümüz kanın bedeliydi...
Ama, bunu ödeyecek ne para ne de bedel yoktu.
Biliyorduk ki bu toprakları vatan yapmak için bizim ödediğimiz bedeli, hiçbir Allah'ın kulu ödeyemezdi...
Nitekim, ödeyemediler de...
O yoksul, yıkık Anadolu, bütün varını yoğunu döktü ortaya...
İzmir Körfezi, son Yunan askerini de yuttuğu gün, Anadolu'nun sonsuza kadar Türkler için vatan kalacağı, tüm dünyanın saygı göstereceği bir gerçek olarak, tarih tarafından tescillenecekti...
Bir Kurtuluş Savaşı vermiştik biz... Çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla, kadını-erkeğiyle topyekün millet olarak, şanlı ordumuzla verilmişti bu mücadele... Zaferle çıkılan bu savaştan sonra, yepyeni bir devlet kurulmuştu.
Bu devlet, babadan oğula geçen bir yapılanmadan, tarihte hiç tecrübe etmediğimiz "halkın kendi kendini yönetmesi" esasına dayalı, yani millete dayalı, millet egemenliğine dayalı Cumhuriyet idaresine geçecekti. Egemenliğin kayıtsız ve şartsız millette olması, Cumhuriyet'in temel kaidesiydi.
Ve, bu devlet için tam bağımsızlık, olmazsa olmaz temel kavramdı...
Ve; 29 Ekim 1923'te imkansız gibi görünen şeyi başaran büyük önder Mustafa Kemal Atatürk...
O'nu anlamayanlar, anlamak istemeyenler oldu.
Ama bugün; 1923 Ekim'in de o büyük dahinin aldığı kararın ve Türk milletini yönlendirdiği yeni istikametin ne kadar doğru olduğunu görüyor, yaşıyoruz...
90 yıllık Cumhuriyet tarihimiz, aynı zamanda gurur verici kazanımlarımızın da tarihidir...
At nalı çivisi ithal eden bir Türkiye'den, dünya ekonomisinin ilk 15'indeki bir ülkeye sahip olmak az bir şey mi?
2 milyon liraydı 1923'te ihracatımız, şimdi 200 milyar dolarları aştık.
13 milyon nüfusu vardı 1923'te Türkiye'nin... Şimdi yarısı genç olan 75 milyon nüfusa sahip bir ülkeyiz. Tek bir üniversiteye sahip iken bugün yüzlerce üniversitesi olan bir bilim ve çekim merkezi olduk.
Millet olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Milli birlik beraberliğimize kasteden düşmanlar oluyor. Ama, bu zor günlerde hep öyle kenetlendik ki ne büyük bir millet olduğumuzu her seferinde bir kez daha ilan ediyoruz dünya aleme...
Yeni Asır, herkesten çok Cumhuriyet'in kıymetini bilir.
Çünkü 119 yıllık tarihimizde Cumhuriyet'in ne emeklerle kurulduğunun en canlı tanığı ve hatta aktörlerinden biridir.
Ana vatanına, yani İzmir'e gelişi bile Cumhuriyet ile taçlanmamızdan bir yıl sonra yani 1924'tedir...
O nedenle; tüm Yeni Asır ailesi adına bu köşeden seslenmek benim boynumun borcu.
Milletin egemen olduğu Cumhuriyetimizin kıymetini bilelim. Çünkü başka Türkiye yok...
Türkiye'nin bu en büyük bayramı, Cumhuriyet Bayramı hepimize bir kez daha kutlu olsun...