ŞAFAK BASKINI BÖYLE BASTIRILDI

Hiç vazgeçmeyecekler ama karşılarında artık eski Türkiye yok. O yüzden, devlet içindeki paralel devlette ısrar ettikleri her seferde, gerçek devletin gerçek kurumları asıl ve gerçek devletin ne olduğunun en doğru adımlarla cevabını verecektir ve veriyor da.. Neyi kastettiğimi anladınız sanırım; Paralel yapı davası kapsamında tutuklu yargılamaları süren 75 kişinin tutukluluk hallerinin kaldırılmasını adeta "şafak baskını" ile oldu bittiye getirmeye çalışan hakimlerin oyununu yetkili mahkeme ve HSYK bozdu. Paralel tahliye kararı, yetkili mahkemenin verdiği kararla düşürülürken, yetkisi olmadığı halde paralel tahliye kararını alan yetkisiz hakimlerle ilgili HSYK toplanarak açığa aldı. 75 kişinin tahliye edilerek yurt dışına kaçırılma planı böylelikle ortadan kaldırıldı ve devlet içinde çöreklenen paralel yapının oyunu bir kez daha bozuldu. Bir hukuk adamının, sorgusuz sualsiz ve hatta hukuksuz olarak aldığı emri uygulama hayali de bir kez daha suya düştü. Benden size bir tavsiye; Unutun artık bu hayali ve gerçeklerle bir an evvel yüzleşin. Her seferinde gördüğünüz gibi artık devlet, gerçek sahibinde...

GAZETECİ DÖVÜLÜRSE...
Yeni Asır muhabiri Fatih Abacıoğlu'na, MHP adaylarının tanıtım toplantısında yapılan çirkin saldırıya karşı, başta meslektaşlarımız başta olmak üzere tepkisini gösteren herkese teşekkür ederiz. Sadece görevini yapmaya çalışan ve davet ettikleri gazetecilere çalışabilecekleri bir ortam sağlamadıkları için partililerle karşı karşıya kalmasında önemli payı olan MHP İl Yönetimi, Fatih'i arayarak üzüntülerini dile getirdi ama bu yetmez. Yeni Asır olarak bu işin peşini bırakmayacağımızı buradan bir kez daha ilan ediyorum. Dün, Yeni Asır'ı ziyaret ederek bu durumdan rahatsızlığını ve üzüntüsünü dile getiren MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural'a da kararlılığımızı ve ısrarımızı yineledim. Her zaman basına karşı özenli tavrını bildiğim Vural da bu işin peşini bırakmayacaktır. Sorumluların bir an evvel tespit edilmesi ve "gereğinin yapılması" şarttır...

NE İNSANSINIZ NE AYDIN
Adaylarla ilgili bir değerlendirme yazısı yazacaktım ama konular üst üste gelince bir sonraki yazıya bıraktım. Bugün iki hemcinsimle ilgili utanç mesajlarından söz etmeden duramayacağım. Mine Kırıkkanat'ın kitaplarını imzalamak üzere geldiği İzmir'den attığı tweette kamyoncular ve şoförlere ettiği hakaret yenilir yutulur ve tahammül edilir değil. "İzmir'e geldim. Kamyoncular ve şoförler benim okurum değil. Zaten kitap okuru da değiller" diyen bir yazarın bundan sonra ne yazdıklarıyla ne de söyledikleriyle ilgilenmiyorum. Siz de öyle yapın. İkinci hemcinsim de "sözde" şarkıcı Leman Sam. Kurban Bayramı'nda attığı "Benim için IŞID ile, bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan aynıdır" diyen Sam, şimdi de Nepal depreminde hayatını kaybeden binlerce insanın ölümü üzerinden resmen düşmanlık yapıp şöyle bir tweet atabiliyor: "Nepal'de Hindu tanrıçası için yüzlerce hayvan katletmişlerdi. Cezasız mı kalacaktı. Binlercesi öldü" diye yazabilecek kadar insanlıktan nasibini almamış bu hanımefendinin bundan sonra (zaten dinlediğim de söylenemezdi de) ne şarkısını dinlerim ne de "sanatçı" yerine koyarım. Kadınlığın yaradılışında bize erkeklerde olmayan bir duyarlılık verilmiş. Bizi erkeklerden ayıran en önemli özelliğimiz de bu zaten. Yaradan, yeni bir canlı yaratmayı sadece biz kadınlara bahşetmiş. Siz ikiniz de anne olmuşsunuz ama içinizde ne insan sevgisi ne de insanlık kırıntısı yok. Yazıklar olsun...