Her seçimin bir ya da birden fazla mesajı vardır. 7 Haziran seçim sonuçlarını da yorumlarken 3 ana mesajdan söz edebiliriz.
İlk mesaj AK Parti'ye: Seçmen AK Parti'ye "senden vazgeçmedim" dedi. Ama; biraz dinlenmen ve yenilenmen için bir fırsat veriyorum. Mevcutlar içinde açık ara en iyi olduğunu biliyorum ve senden kesinlikle vazgeçmiyorum. Bütün siyasi partilerin ve içeride ve dışarıdaki işbirlikçilerinin topyekün AK Parti karşıtlığı ittifakına rağmen hala bu partiye güveninin bu denli altının çizilmesinin ön yargısız değerlendirilmesi gerekiyor. Yapılan yorumlarda AK Parti mağlup oldu diyenlere, en yakın rakibine yüzde 16 fark attığını ve 130 milletvekili fazla çıkardığını hatırlatmak lazım.
3 MESAJLI SEÇİM
İkinci mesaj; hem muhalefet partilerine hem de aslında kendisine; seçmen her zaman neyin olacağını göstermez, "neyin olmayacağını" da işaret eder. Muhalefet partilerinin 3'ü de "koalisyon için oy istedi" ve seçmen de "buyrun istiyorsanız, birbirinize tahammül edebilecekseniz koalisyon yapın" dedi demesine ama; 3 birbirine benzemez partinin nasıl bir araya geleceğiyle ilgili tüm olumsuz senaryolar dün gece itibarıyla çoktan konuşulmaya başlandı. Seçmenin mesajında şu meydan okuma da var aslında; "Siz başta asgari ücret olmak üzere, yılda çifter maaş ikramiyeleri olmak üzere bol keseden vaadettiniz. Bakalım bu sözlerinizi tutabilecek misiniz?" 13 yıldır istikrar ve hedeflerini tutturan, hatta aşan Türkiye'yi aynı istikrarla bu vaatlerinizle içeride ve dışarıda tedirgin etmeden yönetebilecek misiniz?
Ve son mesaj; belki de en önemlisi; son 3 yıldır kansız, şehitsiz huzur içinde yürütülen barış sürecinin artılarını, bu süreci katıksız ve herşeye rağmen başlatan ve yürüten AK Parti'ye değil, HDP'ye yazdığı görüldü seçmenin. Kıymeti bilindi bilinmesine ama; bakalım Doğu'da silahı, batıda demokrasiyi dilinden düşürmeyen partinin güdümünde ve kontrolünde yürüyecek "barış süreci" ne kadar sürdürülebilir olacak?
Haber sayfalarımızda okuyacaksınız, tekrara girmek istemiyorum ama 8 Haziran itibarıyla oyun kurucu parti; AK Parti, kurulacak hükümette de belirleyici olacak. Hükümet kurulurken içeride veya dışarıda olması AK Parti'nin belirleyiciliğindeki etkisini değiştirmeyecek.
BAŞKANLIK TARTIŞMASI BİTMEDİ
Aslında seçmenin biraz da sonradan anlaşılacak bir mesajı daha var.
O da; ister katılın ister katılmayın; sistem değişikliğinin şart olduğudur.
Şöyle ki; 2002 yılında yüzde 34 ile 360 milletvekili çıkarıp tek başına hükümet kurabilen AK Parti, 7 Haziran'da yüzde 41 ile 260 vekil çıkarabildi ve tek başına hükümet kuramıyor. Bu, elbette demokrasidir ama sistemin sorgulanması gerektiğinin de en çarpıcı mesajıdır bence. Bazıları, dünkü seçimle Başkanlık Sistemi tartışmalarının tamamen rafa kaldırıldığını söylüyor ama ben tam tersini düşünüyorum. Bence; 'Başkanlık Sistemi'ni tartışmanın tam da zamanıdır...
